Altına Hücum, Charles Chaplln'in trajedi ve komedinin kesinlikle
birbirinden çok uzak olmadığı yolundaki inancını doğrulamıştır. Bu
olanaksız gibi görünen çift yönlü esinini, 1896-98 yıllarında Klondyke'ta yaşanan "Altına Hücum" olayı sırasında altın arayıcılarının içinde bulunduğu yoksunluğu gösteren bazı stereoskop slaytlardan; bir de
1846 yılında Sierra Nevada'da kar yüzünden mahsur kalan bir göçmen kafilesinin en sonunda mokasenlerini ve ölü arkadaşlarının cesetlerini yemesiyle son bulan "Donner Kafilesi Felaketiyle ilgili okuduğu bir kitaptan almıştır. Chaplin, bu kasvetli ve olağandışı temalardan
muhteşem bir komedi yaratmıştır. Bildiğimiz "Küçük Serseri" bir altın
arayıcısı olmuş ve soğuk, açlık, yalnızlık ve bir boz ayının aralıklı saldırıları gibi tehlikelerle mücadele etmek üzere cesur İyimserler kitlesinin
arasına katılmıştır.
Film her açıdan, Chaplin'in kariyerinin en özenli girişimi. Ekip karlar ülkesi Sierra Nevada'daki Truckee'de çekim yaptı. Chaplin orada
Chilkoot Geçidi'ni binbir güçlükle aşmaya çalışan altın arayıcılarının tarihi görüntüsünü yeniden oluşturdu. Çoğu, Sacramento'nun evsiz
barksız ve kimsesizlerinin arasından seçilip trenle getirtilen 600 civarı figüran, dağı kaplayan karın içine açılan 700 metre uzunluğundaki geçidi tırmanarak aştı.
Ekip, ana çekimler için kereste, tel, çuval, alçı, tuz ve undan, son derece inandırıcı minyatür bir sıradağın yaratıldığı Hollywood stüdyosuna geri döndü. Ayrıca stüdyo teknisyenleri Chaplin'in istediği özel efektleri üretebilmek İçin olağanüstü maketler tasarladı; örneğin, fırtınayla savrularak bir uçurumun kenarında sallanan madenci kulübesi bunlardan biriydi ve böylece sinema tarihinde, etkisini baştan sona aynı güçle sürdüren en komik gerilim sekanslarından biri yaratıldı. Filmde genelde,
maketten gerçek ölçekli sete geçişleri fark etmek neredeyse olanaksızdır.