Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

136 syf.
9/10 puan verdi
sahibinden ihtiyaçtan - temiz
Doğal İçgüdü ya da Toplumsal İrade (Jean Jacques Rousseau, Toplum Sözleşmesi, Çev. Vedat Günyol, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) *anarşik ve protest tavrımı harladım, bu yoğun kitabı yoğun ezgilerle taçlandırdım - beynim içerden 'sal beni gardaş ' diye bağırsa da , sonra da oturayım işte akademik bir şeyler yazayım dedim. her ne kadar kitap ve şarkı alakasız dönemlere ait olsalar da kulağımda hep şu leziz şarkı vardı: youtube.com/watch?v=z82hmLD... (sözler Tevfik Fikret'e, şu Davûdi ses ve beste de Cem Karaca'ya ait) alakasız dönemler demişim, (bkz: bir düzeltme) her şey birbiriyle ilintili ve değişen hiçbir şey yok bunu kendime hatırlatıyorum, yine Öz Bu yazı fikirleriyle Fransız Devrimini etkileyen Cenevreli filozof, yazar Jean Jacques Rousseau’nun 1762 tarihinde yayınlanan Toplum Sözleşmesi adlı kitabı üzerine hazırlanmış bir kitap tahlilidir. - ürün yerleştirme bulunmamaktadır - - tamamen gerçek olaylardan esinlenilmiştir ( aslında senaristin fantezi dünyası ) - Metne Dair Felsefeci Jean Jacques Rousseau’nun toplumsal hayata dair kuramlarını ve modern birçok kavramın temel fikirlerini içeren bu kitap hukukta “genel irade kuramı”na tekabül eden sözleşme ilkesini irdelemesi bakımından önemlidir. Her ne kadar bu kitabın sözleşme fikrini ilk kez öne sürdüğü sanılsa da aslında bu fikir John Locke tarafından Thomas Hobbes’un doğal hukuk düşüncesinden yola çıkılarak geliştirilen bir başka fikrin devamıdır. Tüm bu birbiriyle ilintili kavramlar ütopik sayılabilecek kuramsal bir düşüncenin etrafında şekillenir. Bu düşünce, bir düzenden önce en fıtrî halleriyle yaşayan insanların toplumla yaşamanın daha kazançlı olduğunu keşfederek önce toplum sonra da devlet adı altında birleşmeleridir. Bu birleşim bir sözleşmeyi getirir ve adil olması şartıyla kendisine koşulsuz itaat edecek bir halkın bulunacağı bir yönetici seçilir. Rousseau bu olay üzerinden toplum, yönetim gibi statülerle burjuvazi, aristokrasi ve monarşi gibi biçimleri irdeler. ( Burjuva diyince aklıma hep ropdöşambır ( r'leri mümkünse okumuyoruz) gelir ve şöminenin yanında sabah gazetemi okurken kahve içmek isterim ) İnsan Özgür Doğar Ama Her Yerde Zincire Vurulmuştur Sormak bir sorumluluk ve mühim olan cevaplardan ziyade suallerdir. Her ürünün, yapıtın temelinde merak kırıntıları ve anlama-anlamlandırma istenci bulunur. İnsan varoluşunun idrâkinden bu yana sorular sorar, soru işaretlerinin zihnine batan kancalarını silmek, süpürmek, onları noktaya evirmek ister. Belirsizlikleri kesinleştirmek, havsalasındaki elektron bulutlarını sabitlemek dileğidir onun. İnsan, önce kendini sorgular, sonra aile, sonra toplum, devlet, otorite, sistem... İç içe, birbirine bağlı sosyal halkaların etrafında gezinir, aidiyeti bulmaya çalışır, dengeleri irdeler. ( elekton bulutu diyem de kuantum fiziği bildiğimi kanıtlayam) Jean Jacques Rousseau da eserinde tüm bu halkaların etrafında dolanır, bu sorgulamaları siyasî açıdan yapar. Ona göre toplum içinde yaşamak, kişisel özgürlüğün büyük kısmını feda etmektir. Toplum sözleşmesi, bunun gibi birçok aforizmayı, farklı ideleri içerir. Bu açıdan felsefi bir eser olmasıyla beraber benzerlerine kıyasla uzun ve ağır değil yalın ve durudur. Zaten Avrupa siyasetini etkileyen ve Fransız Devriminin temellerinin bazı kirişlerini oluşturan fikirlerin sahibi Rousseau da diğer felsefecilere nazaran aristokratlara hitap eden bir üslubu değil tüm kesimleri hedefleyen bir serzeniş tarzını benimsemiştir. Rousseau ilk olarak modern toplumlardaki insanların köleleşmesini inceler. Ama bunun nasıl olduğundan ziyade bunu yasallaştıran ilkeler ile ilgilenir. Her fikrin temeline inmek onun tavrıdır. Mesela modern zamanın adalet duygusunun ilkel insanın içgüdülerinin yerini alan bir olgu olduğunu iddia etmektedir. Zaten ona göre zamanın ve çağın gerektirdiği tüm entelekt kavramların derininde yaradılıştan gelen hisler yatmaktadır. Rousseau, ailenin küçük bir devlet olduğunu söyler. Ona göre tek fark babanın çocuğuna duyduğu sevgiyi iktidarın topluma karşı duymuyor oluşudur. Siyasetin ve sosyal yaşamı oluşturan birlikteliklerin ardında hep çıkar olduğunu ve sözleşmeyi ayakta tutan dinamizmin de pragmatist unsurlarla desteklendiğini savunur. Sevgi- sorumluluk, ödev- yasa, toplum-devlet gibi birçok kavramı kıyaslar Rousseau eserinde ve birçok kuramsal fikir başlığı açar: genel irade, insanlığın ahlaki basitliği, çocuk merkezli eğitim, sivil din, halk egemenliği ve pozitif özgürlük gibi. ( negatif özgürlük ne ola ki ) Her Yönetim Biçimi Her Memlekete Gitmez Kitap dört ana bölüm ve sonuç kısmından oluşmaktadır. Birinci bölümde ilk toplumlardan başlayan konu akışı kölelik, mal mülk hakları ve egemenliğin kimde olacağı sorgusuyla devam eder. “Güçlü her zaman haklı mıdır? Varı yoğu benim olan kölem, ne gibi bir hak sürebilir bana karşı ?” Önce karşıt görüş tarafından soru sorma yahut alıntılar yapma, sonrasında da bunları yanıtlama üzerinden devam eden felsefik bir sohbet üzerinden sistemleşmiş maddelerin temellerini sarsmaya çalışır Rousseau. İkinci bölümde halk, egemen kuvvet ve yasama üzerinde duran yazar, üçüncü bölümde de hükümet sistemlerini detaylıca inceler. Gayesi en doğru anayasal düzeni bulmak gibi görünse de aslında tüm düzenleri eleştirerek bir kafa karışıklığı ortamı oluşturmakta ve âdeta anarşiyi savunmaktadır. Zaten baştan beri insanın var olduğu ilk dönemlerdeki gibi kuralsız yaşaması gerektiğini söylemektedir. Ona göre insanın altın çağı doğal hukuk dönemidir, bu dönemden kasıt stoik bir kavramdan öte bir insanlık aşamasıdır. İnsanın her şeyden bihaber olduğu, düşüncenin faal olmadığı, adeta hayvanıl yaşam biçimini insanın altın çağı olarak nitelendirir. Yönetim biçimlerini tek tek ele aldığı üçüncü bölümden sonra son bölümde oylar, seçimler ve diktatörlük kavramlarını açıklar. Ona göre, özgürlük her iklimde yetişen bir meyve değildir, onun için her ulus ulaşamaz ona. Ve bu yüzden her memleket için kendilerine uygun yönetim biçimlerini önerir. Aynı Aristo'nun hayvanları ayırırcasına insanları farklı kalite derecelerine göre sınıflandırması gibi herkesin aynı statüleri hak etmediğini savunur. Ona göre kimileri de köle olmak için doğmaktadır. İronik bir şekilde katı bir hak savunucusudur da aslında, her insan eşit olamaz ama haklar eşit olmalıdır der. Kitap bazı yerlerde akademik çizgiden çıkmakta, kimi zaman kendi tanımlarını yeniden yapan bir sözlüğe, bazen renkten ve coğrafyadan insan analizi yapan gazete ekine ve bazen de tarihi göndermelerle dolu bir takvim sayfasına dönmektedir. Ayrıca bir konu neticelendirilmeden diğerine geçen, hızlı ve her şeye muhalif bir tavır mevcut. Bu durum yazarın sanki yazdığı cümleleri değil attığı başlıkları ve sorduğu soruları önemsediği gibi bir izlenime varmamıza yol açmakta. Sonuç “Niyetim, insanları oldukları gibi, yasaları da olabilecekleri gibi ele alıp, toplum düzeninde güvenilir ve haklı bir yönetim kuralı bulunup bulunamayacağını araştırmaktır. ‘Bana sen kral mısın, yoksa yasacı mısın ki, politika üstüne yazı yazıyorsun?’ diye soracaklara vereceğim karşılık şudur: Ben ne kralım ne de yasacı; onun için politika üstüne yazıyorum ya! Hükümdar ya da yasacı olsaydım, ne demek gerektiğini söyleyip vaktimi boşa harcamaz ya yapacağımı yapar ya da susardım.” Rousseau, yukarıdaki sözlerle başladığı kitabını neticelendirirken baştan beri çizdiği devlet sınırlarını, ki bu kurgusal bir düzendi, kendi içindeki halk - yönetici çatışmasından ileriye götüremediğini itiraf ediyor ve kitabını öz eleştiriyle sonlandırıyor. Kendisi baştan beri politik hukukun gerçek sınırlarını çizmiş, devleti bir temel üzerine oturtmuş, bürokrasinin en ince detaylarını bile resme eklemişti ancak dünyayı yekpare bir devletten ibaretmiş gibi varsayarak dış devlet, savaş, ticaret ve fetih gibi konuları görmezden gelmişti. Ayrıca kitaba bakıp bir sonuç aradığımızda elimizde aforizmalardan başka bir şey kalmadığını görüyoruz. Gerçeği aramaya çıkıp doğruları da yitirivermek sanki... "İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır." Belki de kitabını neticelendirmeyerek özgürlüğünü kanıtlıyordur Rousseau, kim bilir ?
Toplum Sözleşmesi
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201913,9bin okunma
·
692 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.