Masanı toplamama tahammül etmezsin. İçine kâğıtları yığdığın o karmaşaya, "Tarihsel arşivleme düzeni," dersin. Tozsuz bir kitaplığın, bir bekleme odası kitaplığı olduğunu iddia edersin. Ekmeği yediğimize göre kırıntıların pis olmadığını düşünürsün. Hatta kısa bir süre önce ekmeği parçalarken dökülen kırıntıların onun döktüğü gözyaşları olduğunu bile ileri sürdün; sonuç: kanepeler ve yataklar acıyla dolu.