Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Arşivlik
Tıpkı prestij gibi, benlik kaybı da (kendi hareket özgürlüğünün kaybı), başkalarının yargısına ve bakışlarına olan bağımlılıktan doğar. Sartre'ın daha önce, yabancılaşma bağlamında aktarılmış olan sözlerini bir kez daha dinleyelim: "İlke olarak, başkası, bana bakan kimsedir... imkânlarımın saklı ölümü... görülmüşlüğüm, beni böylece, benim olmayan bir özgürlüğe karşı koyamayacak bir varlık olarak oluşturur. Bu anlamda, başkasına göründüğümüz kadarıyla, kendimizi köleler olarak kabul edebiliriz.” Bu sözler, ancak insanların birbirlerine düşmanca bir mesafe içinde yaşadıldarı toplumda mümkündür. Bana bakan başkası, "imkânlarımın saklı ölümü” oluyor — ne demektir bu? Bu felsefi cümlede, gündelik ve gayet basit bir gerçek ifa de edilmektedir: Başkasının beni seyrettiği anda özgür olmuyorum ve değişik bir durumda yapabileceğim bir şeyi kaygsızca yapamıyorum. Hem kendiliğindenlik hem de sakince düşünme ve çevreyi kaydetme yeteneği rahatsız edilmiştir. Benzeri durumu, yukarıda değinilen yemek yeme ve idrar yapma tutulduklarında görmüştük. Başkalarının bakışı, İnsanı, herhangi bir biçimde felce uğratıyor. Bunu, açık korku ve heyecana yol açan, başka insanlarla birlikte bulunulan bütün durumlarda son derece güçlü olarak duymaktayız: Sınavlarda, üstlerin karşısında, İnsanlarla dolu bir salonda yürürken, cinsel yaklaşma girişimlerinde, vs. Böyle durumlarda, yabancı güçlerin belirlediği insan, başkalarının bakışlarında kendini kaybetmektedir; bu bakışlara tamamen teslim olarak hissetmektedir. İnsan, bu bakışların ve bu bakışların arkasındaki düşüncelerin önünde bir sınav vermek ve kazanmak zorundadır. Kazanmak için de, diğer insanların bakışının kendisinden yapmasını istediği her şeyi zorunlu olarak yapacaktır. Başkası dostçaysa, o da dostça olacaktır; kendi görüşlerinde ve niyetlerinde Israr etmeyi unutur, "ters döner”. Özgür karar verme ve eyleme geçme yeteneğini, olup biteni nesnel olarak algılama yeteneğini, kendi istem gücünü kaybeder. Sonuçta, kendi benini kaybetmiştir. Davranış tarzları, artık özerk eylemler değil, başkasının ya da başkalarının beklentilerine ve davranışlarına gösterilen tepkiler olmuştur. Onun hareketlerini bunlar belirler. Böyle tanımlanan ben-kaybl, şimdiye kadar anlatılan yabancılaşmış hayatın mantıki bir görüngüsüdür. Böyle bir hayatın bütün belirtileri, ben-kaybı durumunda (yani, sosyal korku durumlarında) özellikle göze batmaktadır: Gizli yargıç gözleri, karşıdaki insanın bakışında yoğunlaşmakta; çevrenin gizli tehditkârlığı, karşıda oturan İnsanda vücut bulmakta ve onun ayıplamasından duyulan aşırı (çoğunlukla bilinçdışı) bir korku doğmaktadır. Başka bir halde saklı duran kanıtlama ve sınav verme durumu, şimdi bir hayli somut olmakta ve saklı duran korku patlamaktadır. Ben-kaybı, böylece, yabancılaşmış ve süreklilik kazanmış durumun aşırı biçimde sivrilmesidir.
Sayfa 171Kitabı okudu
··
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.