Gönderi

Bağıra bağıra söylemek isterim bazılarına...
Bu ne arsızlık, bu ne kendini bilmezlik! dersiniz belki de kibirle başınızı sallayarak. Yaşamaya açsınız, ama hastalıklı bir mantıkla yaşamın sorunlarını yargılıyorsunuz. Hem ısrarla pervasızca caka satıyor, hem de korkuyorsunuz! Saçmalamaktan büyük keyif alıyorsunuz, ama işi küstahlığa vurunca, o sonsuz korkunuz yüzünden af dilemeye başlıyorsunuz. Bir yandan bize yaltaklanırken, bir yandan da hiçbir şeyden korkmadığınıza inandırmaya çalışıyorsunuz. Dişlerinizi gıcırdattığınıza inandırmaya çalışırken, bizi güldürmek için nükteler yapıyorsunuz. Nüktelerinizin hiç de zekice olmadığını biliyorsunuz, ama edebi değerlerinden gayet hoşnutsunuz anlaşılan. Belki gerçekten acı çektiniz, ama kendi acılarınıza dahi zerrece saygi duymuyorsunuz. Söylediklerinizde doğruluk payı var ama sizde ahlak eksik boş bir kibir yüzünden gerçeğinizi utanç verici, orta malı bir şeymiş gibi gözler önüne seriyorsunuz... Gerçekten de bir şeyler söylemek istiyorsunuz ama korkudan son sözleriniz çıkmıyor ağzınızdan, çünkü açık konuşacak kadar kararlı değilsiniz, yüreksiz bir küstahlık sizinki. Anlayışınızla övünüyorsunuz ama yalnızca bocalıyorsunuz, çünkü kafanız çalışsa bile ahlaksızlık yüreğinizi karartmış, yürek temiz olmadan da hiçbir şeyi tam ve doğru anlamak mümkün değildir. O teklifsizliğiniz, yaltaklanmalarınız, yüz ekşitmeleriniz var ya! Yalan, hepsi yalan!
··
153 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.