Okurken kurgusuna hayran kaldığımı söylemek isterim. Her şey tersten başlayıp devam ediyor. Bir son belki de en fazla bu kadar garip hissettirir. Genelde biz insan olarak farklılıklara kapalıyızdır hatta deriz biz böyle gördük böyle yaşadık diye. O yüzden başka türlüsünün de mümkün olduğuna inanmayız.
Kitabın anlatımı çok zayıf geldi, bu kadar güzel bir kurguya bu kadar ayrıntısız, üstün körü anlatım biraz hayal kırıklığına uğrattı fakat okurken her yaş aralığında beni düşünmeye sevk ettiği için okurken baya zevk aldım. Özellikle 70-50 yaş arası bana çevremizde bizden farklı olan insanların "aynı" olduğumuz için kendimizi normal kabul edip diğer insanlara onların yanlış olduğunu kabul ettirmeye çalıştığı saçmalık geldi aklıma. Halbuki her zaman başka türlüsünün de mümkün olduğunu görebilmek icin bir şeyler yaşamamıza gerek yok, biraz empati her şeyin çözümü aslında.
Sevdiğim bir alıntıyla bitirmek istiyorum:
“Ama Hildegarde, elimde değil.”
“Elinde. Sen sadece inatçılık ediyorsun.Kimseye benzemek istemiyorsun. Hep böyleydin, hep de böyle olacaksın. Peki bir düşün, herkes hayata senin gibi baksaydı dünya nasıl bir yer olurdu?”