Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

724 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Didem Madak bir şiirinde "iç sıkıntımla çektirdiğimiz bu fotoğrafta …" diye başlayan bir cümle kuruyor. Ben de tıpkı onun gibi iç sıkıntısı içinde yazıyorum bu incelemeyi . Öyle ya, bu sıkıntımı açıklamama ihtiyaç duymadan ancak kitabı okuyanlar anlayabilir. Kitabımız arkadaşı Selim Işık'ın intihar haberini bir gazeteden öğrenen Turgut Özben'in sarsılması ile başlıyor. Şok, inkar, kabullenememe aşamalarından geçtikten sonra Selimle ilgili bir yolculuk oluşturuyor kendine. Ama ne yolculuk! Her durakta insanı sorgulatan, etrafımızda artık kanıksadığımız birçok olayın aslında bu normalleştirme sürecinde bize verdiği zararların ne kadar derin olduğunu gösteren cinsten.Hemen durup etrafınızı incelemeye başlamayın, zira bu sarsıntı ancak Pessoa'nın deyimi ile bilinç azabı çeken insanların hissedebileceği cinsten. Olaydan olaya sözüm ona 'sürükleyici' kitaplar okumak isteyen okurlar için çok yerinde bir seçim olmayacaktır eser.Çünkü bırakın hızlı hızlı okumayı, bir sayfa hatta bazen bir cümle üzerinde takılıp defalarca düşüneceğiniz alıntılarla dolu içi. Üstelik bu düşünceler sonraki satıra geçince tesirini kesinlikle azaltmıyor. Kitabı çok yeni bitirmeme rağmen ömrüm boyunca ara sıra uğrayıp kendini hatırlatacağına şüphem yok. Ben de tıpkı herkes gibi kitabı kitaplığımda biraz bekletme aşamasından sonra okumaya karar verdım. Zannediyorum ki alır almaz hemen Tutunamayanlar kitabının içine girebilen okur sayısı oldukça azdır. Bunun birkaç sebebi var elbette; Belki Oğuz Atayın okuyucuyu başta esaslı bir şekilde sınaması, Belki sayfa sayısı, Belki yazım tekniği, Belki okuyamayanların üzerimizde bıraktığı önyargı, Belki okur olarak yeterli düzeyde olmayışımız Belki bunların hepsi ya da birkaçı... Ama ben içtenlikle aslında böyle olmadığını, biraz direnince kitabın bize ısınıp kendini okutacağını söyleyebilirim. Tabii bunun için berrak bir zihinle konsantre de gerekli,kim inkar eder. Oğuz Atay'ın yazarlığının mükemmelliğini uzun uzun yazacak değilim. Ancak eserlerinde bir hatta birkaç karakter ardına girip kendi düşüncelerini bize sunarken aklındaki onun deyimi ile cam kırıklıklarını görmek sahiden üzücü. Tutunamayanlar kitabında onu bazen Selim olarak bazen Turgut olarak görürken, yaşadığı dünya ağrısı sahiden okuyucuya ciddi oranda geçiyor. Selim'in kırıklıkları, eleştirileri , sözde normal insanlara bir türlü uyum sağlayamadığındaki isyanı öyle yalın ve öyle tesirli cümlelerle anlatılmış ki...Tabii ki bir okur gözünden bakınca bu geçişin sağlanması başarılı ancak duygusal bakıp Oğuz Atay'ın içsel hesaplaşmasını hesaba katınca insanı kederle düşündürmeye itiyor. Kitabı okurken o zamanın Türkiyesinde bunları düşünen Oğuz Atay kim bilir şimdiki adına kültür bile diyemeyecegim yaşayış tarzımızı görse neler hisseder diye merak edip durdum. O da bizim gibi normalleştirip devam mi eder ya da daha yüksek sesle mi yazar bilemiyorum. Onun bu dönemin insanı olmadığına gram şüphem yok, belki de kendi deyimiyle ortaçağda yaşamalı,sabahları Montaigne gibi oda orkestrasıyla uyandırılmalıydı. Tutunamayanlar... Yaşamın bir türlü onlar gibi rengini alamayanlar. Atay gibi soruyoruz işte onlar kim? Onlar canım işte onlar... Eserin, onu okuyanı sorgulayıp yeniden düşünmeye sevk ettiği aşikar. Her birimiz bütün anormallikler içinde yolumuzu bulmakta bu denli güçlük yaşıyorken pes edip bir tutunamayan olup çıkıyoruz. Ama zaten nedir ki bu toplum kültürü, kuralları, yasakları, sözde normallikleri? Bizler küçükken büyüklerin her dediğinin doğru olduğuna inandırılarak büyütüldük. Sorgulanmaz doğrular! Biraz akıllanınca anladık ki toplumun ortaya çıkardığı onca değer aslında birilerinin çıkarları için kurulmuş hayat kolaylıklarıymış ve bu kolaylıklar yüzünden hiç acımadan hakkımız yeniliyormuş. Kabul etmeyince dışlanan olduk, sevilmeyen , bazen istenilmeyen. Ama insan kendini gerçekleştirince zamanla kabul edilmemenin o kadar kötü bir şey olmadığını anlıyor. En güzel dönüş olarak içine yöneliyor. Kendi huzurunu oluşturmaya başlıyor. Oğuz Atay'ın da katkısının olduğu bu payda sayesinde çoğu kişi yalnız olmadığını anlıyor. En azından kendi doğrularının daha keskin savunucusu olabiliyor. Ne mutlu ki bana katkısı olan kitaplardan biri oldu, iyi ki okudum dediklerimden. Herkese keyifli okumalar diliyorum.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,9bin okunma
··1 alıntı·
194 görüntüleme
OnuncuKöy Sakini okurunun profil resmi
" Yaşadığı dünya ağrısı.. " İncelemendeki bu tabir, Oğuz ATAY'ın ve eserlerinin özü olabilir diye düşünüyorum Demet.Emeğine sağlık..
Demet Eraslan okurunun profil resmi
Aslında Ayfer Tunç'un tabiri. Ne de güzel uyum sağladı sevgili Atay ile. 🌸 Teşekkür ederim :)
Ahmet Türkben okurunun profil resmi
Eline sağlık, inanılmaz yol gösterici bir yorum...
Demet Eraslan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim dostum, bu sefer bitirmen dileğiyle :)
Nazlı Korkmazer okurunun profil resmi
“Ama insan kendini gerçekleştirice zaman ile kabul edilmemenin o kadar kötü bir şey olmadığını anlıyor.”daha güzel anlatılamazdı💫
Demet Eraslan okurunun profil resmi
Birçoğumuzun muzdarip olduğu bir durum olunca, hemen hissediveriyoruz ☘️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.