Boşuna dememişlerdi, beşikte ne ise teşhirde o. Bir insanda iki zıt şey; kalem ve kılıç nasıl böyle birleşebilirdi? Bir insanda Cenab-ı Hakk’ın hem Cemal hem Celal sıfatları cem olabilir miydi?
“Babanakkaş, kaleminde füsun var.” Mehmed sanatkârlarına çağdaşlarından kat kat ziyade ihsan ediyor, onları takdir ediyordu.
“Kalem ve kılıç sahibi,” diye mırıldandı. Peki ya kendisinin güzele duyduğu hayranlığın yanında güce duyduğu saygı? Ona göre güç de bir güzellik aracıydı. Kudret, güzelin sıfatı değil miydi?