Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Her şeyi unuturum da o gün Bîşe kabilesinin reisinin söylediklerini unutamam. Çünkü bu sözleriyle sonra olacakları haber vermişti: “Hainleri kov ve barışı getir. Ey Mekke kralı ve cümle Arapların sultanı, kaçanları kov gitsin!” Cidde’de üç gün kaldık. Denizdeyken Cuhfe açıklarına geldiğimizde ihrama girmiştik. Emir’in kafilesi, ikindi namazından sonra Harre’ye doğru hareket etti. Kafile Emir’in şanına yakışacak güzellik ve haşmetteydi. Her şey Araptı; develer, atlar, elbiseler, edeb vs. herşey Haşimî Araptı. Cidde dışındaki açık araziye çıkınca süvariler ikişerli veya daha kalabalık gruplar halinde atlarına binerek çeşitli gösteriler yaptılar. Kafile Rağâme’ye kadar yoluna böyle devam etti. Tihâme düzlüğü sınırındaki ilk dağlar burada başlar. Babam burada bineğinden indi ve akşam namazını kıldı. Doru bir ata biniyordu. Yeniden yola çıkmak istediğinde Umman develerinden birini emretti. Kendisine Garve adlı, en güzel Umman develerinden birini verdim. Babam ayağını üzengiye koyduğu zaman deveye “Atalarının yurduna dönüyorsun, farkında mısın?” dedi. Ben de Şerfâ adlı uysal ve dişi bir Umman devesine bindim ve yola çıktık. Gevezeliğiyle bilinen Şerif Hamza el-Fi‘r benim yanımda gidiyordu. Bana “Asayı şuradan tut, yuları şuraya koy, öne doğru eğil ve sağ ayağını ipe dola, sol ayağını ipin üzerinden sal ve deveyi ökçenle dürt” gibi kendince gerekli gördüğü şeyler söylemeye başladı. Ama o kadar çok konuşuyordu ki en sonunda dayanamayıp öfkelendim. Daha çocukken Hicaz’dan ayrıldığım ve uzun süre buralarda bulunmadığım için, doğal olarak çok iyi bir binici değildim. Şerif Hamza’ya “Şerif lütfedip boş bir vakitlerinde bana binicilik öğretseler pek iyi olacak. Aksi takdirde böyle canımı sıkacağınıza, yaya yürümeyi tercih ederim” dedim. Böyle olunca herkes Şer ifi suçladı ama ben de söylediklerime pişman oldum. Çünkü Şerifin yaşı o sırada belki yetmiş beşin üstündeydi. O geceyi ne güzel hatırlıyorum! Emir hazretlerinin önünde Bevvardiyye denilen zenci bir yaya birliği gidiyordu. Onların önünde, dilediğine binmesi için Emir hazretlerinin emrine amade altı tane soylu at vardı. Bunların önünde beş soylu deve gidiyordu. Bu develeri sevk edenler aynı güzellikte develere binmişlerdi. Emir’in sağında ve solunda büyük meşaleler taşıyan adamlar vardı. Meşaleler kimi zaman odunla, kimi zaman reçineyle güçlendiriliyordu. Bir yandan da bekçiler ve süvariler şarkılar söyleyip binekleri coşturuyordu. Soylu kafilemizin etrafı cesur Haşimoğullan ile seçkin Rabîa ve Mudarlılar tarafından kuşatılmıştı. Bu uğurlu kafile gurûb saatiyle gece beşte Harre’ye ulaştı ve kendilerine tahsis edilen mola yerine yerleşti. Haşimîlerin o yamaçtaki kamp yeri, Merru’z-Zahran Vadisinin incileri gibi görünüyordu. Emir bineğinden inip yemek getirilmesini emretti. Kafiledeki herkese ve Mekke’den karşılamaya gelenlere yetecek kadar yemek hazırlanmıştı. Yemekten hemen sonra yola çıkılması için çağrı yapıldı. İşte bu bana çok zor geldi, çünkü yorgunluktan iyice bitkin düşmüştüm. Emir hazretlerine çevik ve boz bir katır getirdim. Avn ailesinin o dönemde en yaşlı üyesi olan Şerif Zeyd b. Fevvâz da onun yanı sıra gidiyordu. Ben de uysal deveme bindim, bir yandan da Şerif Hamza karışmasa diye düşünüyordum. Çok şükür ki hiçbir şey söylemedi. Hudeybiye’yi geçip sabah namazı vakti Bâzân’a vardık. Hudeybiye’yi bilmeyen Müslüman Arap yoktur. Sabah namazını Bâzân’da kılıp hava aydınlanıncaya kadar dinlendik. Hava aydınlanınca emir bir at istedi ve kendisine Abdurrahman isimli doru bir at getirildi. Adını Suriyeli hac emiri Abdurrahman el-Yusuf Paşa’dan alan bu at, onun hediyesiydi ve Suriye bölgesinin en iyi atlarından biriydi. Emir binince, sanki üstündekini tanımış gibi heybetle yürüyüp kişnemeye başladı. Atın bu halini görünce, önce Hişam b. Abdülmelik’in sonra Zeynelabidin b. Ali’nin atını yeden kişinin şu sözlerini hatırladım: Hey gözümün önündeki genç deve, Bugün sırtında kim var bildin mi? Bugün sırtında Ali var. İşte sonraki nesiller öncekileri böyle yad eder. Çünkü bunların hepsi aynı soydan gelir. Sonra yola devam ettik ve birden karşımızda Mekke’nin dağlarını gördük. Sevr, Handeme, Hira, sonra Ebû Kubeys ve Kuaykıân. Derken kafile Hecele’ye ulaştı. Orada karşılama çadırları kuruldu. Kamp yerinde Mekkeliler, Taifliler ve sonradan aramıza katılan Medineliler vardı. Bunların başında babamın kardeşi Şerif Nasır b. Ali vardı. Mekke Emiri’nin vekili, Hicaz valisi ve komutanı Müşir Kazım Paşa ve vilayet heyeti ile Mekke kadısı da geldi. Âlimlerden Şeyh Babsil ve Seyyid Abdülkadir eş-Şeybî ve oğulları Şeyh Haşan ve Şeyh Abdullah ile isimlerini unuttuğum birkaç kişi daha vardı. Uteybe aşiretlerinin başında Cabir b. Hüleyl ez-Züeybî es-Sa‘dî vardı. Bunlar Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sütannesi Halime bt. Ebi Züeyb’in soyundan geliyorlardı. Cabir aynı zamanda Sebte aşiretinin reisiydi. Harb aşiretlerinin başında İbn Usem vardı. Hüzeyl aşiretleri de gelmişti. Her aşiretin başında reisi ve önderi bulunuyordu. Selamlama faslından sonra babam Mescid-i Harama gitti. Tavaf ve sayini yapıp Daru’l-imâret’e geçti ve ihramdan çıkmadan önce kalabalık bir grupla toplantı yaptı. Öğleden sonraya kadar seçkin yahut sıradan, bütün insanlar kendisini selamladı. Bense kendime tahsis edilmiş kısma çekildim. İhramdan çıkıp hamama gittim. Hamamdan sonra o kadar uykum geldi ki Mekke’nin sıcağına aldırmadan uykuya daldım. Kimse beni uyandırmadığı için o gün öğle yemeğini kaçırdım. Amcam rahmetli Şerif Nasır’ın yakınında kalıyordum. Bilmediklerimi yahut bilmem gereken her şeyi bana o öğretiyordu. O gece, yani uzun bir ayrılıktan sonra Mekke’de geçirdiğimiz ilk gece, hayatımın en mutlu gecesiydi. Çünkü Allah’ın izniyle vatana sağ salim ve şerefle dönmüş, dost ve akrabalara kavuşmuştum. Çok garip hisler içindeydim. Özellikle babamın halası Avn oğlu Muhammed’in kızı Şerife Fatıma el-Kübrâ’nm elini öptüğüm zaman çok duygulandım. Halam, Muhammed b. Avn’ın soyundan gelen son kişiydi. Beni alnımdan öptü ve kucakladı. Uzun boylu, açık tenli, uzun ve düz parmaklı, geniş alınlı ve heybetli bir kadındı. Daha sonra da sevgili halam Muhammed oğlu Ali’nin kızı Zeynüşşeref’le görüştüm.
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.