Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
(SPOILER İÇERMEKTEDİR) Rousseau’nun diğer ansiklopedistler tarafından yadırganması ve dışarıda tutulması onu uzun süreli yalnızlıklara itmiş. Bu duygu yoğunlukları ve kendini savunma çabaları onu “İtiraflar” adlı çalışmasını yazmaya itmiştir. “İtiraflar”dan çok daha sonraları, cüsse açısından daha küçük ancak yine aynı temeller üzerine oturan “Yalnız Gezerin Düşleri” isimli kitabını yazmıştır. Yalnız Gezerin Düşleri, edebiyatın geleneksel türleri arasında yer bulamayan anı ile roman arasında gidip gelen bir metindir. Daha doğru bir tabir kullanmak gerekirse bir “ben anlatısı”dır. 10 bölüme ayrılarak oluşturulmuş kitaptaki bölümlere rakamsal sırayla birinci, ikinci, üçüncü gezi şeklinde isimler verilmiştir. Kitaba ilk bakışta bu bölümlerin birbirinden kopuk şekilde durduğu sezilmektedir. Hatta bu durum, metinlerin bir gezi esnasında ya da gezi deneyimleri sonucu yazılıp yazılmadığı şüphesini bile doğurabilir. Ancak, Ester Yanarocak’ın Bordo-Siyah yayınevi tarafından basılan çevirisinin önsözünde Veysel Ataman; “Rousseau[‘nun] 1776-1778 arasında yaptığı gezintiler sırasında aldığı küçük notları içe bakışlarıyla birleştirerek bu metni oluştur[duğunu], birinci, üçüncü ve dördüncü bölümlerin kaynağını[n] bu sağa sola düşülmüş notlar[dan]”(1) geldiğini aktarmaktadır. Rousseau, kitabının ilk bölümünde bu metne “İtiraflar”ın devamı olarak bakılabileceğini söylemektedir.(2) Ancak “birçok eleştirmen onun ateşli ve tutkulu deyişinin, bu yapıtta duygulu, yumuşak ve lirik bir söyleme dönüştüğü konusunda birleşmektedir.”(3) Bir “öncü romantik” olarak değerlendirilen Rousseau, kendini hiçbir zaman herhangi bir akımın temsilcisi olarak adlandırmamıştır. Ancak romantizmin önemli noktalarından biri olan duygu yoğunluğu, lirik ve coşkun anlatım, metnin ayrıca bir “ben anlatısı” olması ile birleştiğinde kitabın Romantizm akımı açısından incelenebilmesine yol açmaktadır. Çalışmamın bundan sonraki bölümünde kitaptan alıntılar yaparak romantizm ile örtüşen noktalarına değinmeye çalışacağım. Örneğin “Genç Werther’in Acıları” kitabının ilk satırlarında karakterin mekân değiştirdiği ve yeni bir ortamda bulunduğunu anlarız. Yalnız Gezerin Düşleri de buna benzer olarak “İşte, yeryüzünde yalnızım; kendimle başbaşayım; artık ne kardeşim var, ne benzerim, ne de dostum. İnsanların en seveceni, en cana yakını, bu insanlar arasından sözbirliğiyle çıkarıldı”[s.5] satırlarıyla başlar. Her ne kadar bir mekân değişimi söz konusu olmasa da metnin daha başında okuyucuya sunulan “kopmuşluk, vazgeçilmişlik” duygusu bundan sonrasının anlatıcı için eskisi gibi olmayacağını sezdirir. Bu durum bize ister istemez karakterin zihinsel yahut fiziksel bir yolculuğa çıkmakta olduğu hissini de uyandırır. Okuyucunun böyle hissetmesini haklı kılan ise kitabın ikinci bölümündeki; “Yazmaya koyulduğum yapıt ancak tam bir yalnızlık içinde yazılabilirdi; bu dünyanın gürültü patırtısı içinde mümkün olmayan uzun ve rahat düşünceleri gerektiriyordu. Bu da beni başka bir yaşama biçimine yönlendirdi. O yaşama biçimini pek sevdim; isteğim dışında yalnızca kısa bir süre vazgeçtikten sonra, olanak bulunca sevinçle yine kavuştum. Öyle ki, beni mutsuz kılmak için dışlayarak yalnız yaşamaya mahkûm eden insanların, mutluluğuma benden çok hizmet ettiklerini gördüm.”[s.26] satırlardır. Anlatıcı bu satırlarla birlikte hem metnin yazılışını açıklar, hem bir yolculuk içinde olduğunu aktarır ve bir yandan da kitabın başında aktardığı yalnızlaştırılmasına karşı zihinine rahatlatıcı bir bahane bulur. Ana konudan kopmadan metinde romantizm ile örtüşen başka bir noktaya değinmek gerekirse; “Hâlâ ara sıra okuduğum birkaç kitap arasında beni en çok ilgilendiren ve yararlı olanlar, Plutarkhos’un yapıtlarıdır. Çocukluğumda ilk okuduğum odur; diyebilirim ki, ibret dersi aldığım tek yazardır. ”[s.35] satırlarını anmak gerekir. Bilindiği gibi romantizm de Antik metinlere yapılan başvurular ve karaktere antikiteye dair referanslar verdirmek sık rastlanan bir noktadır. Anlatıcı burada Plutarkhos’un bir kitabına atıf yapar ve aynı zamanda bu antik yazarı yüceltir. Romantizmin önemli bir noktasıysa doğaya kaçış ve doğanın yüceltimidir. Öyle ki insan doğanın içinde kaybolmalı, vahşi doğanın bir parçası olmalıdır. Bu noktayı en çok göreceğimiz kişilerin başında Rousseau gelir; “Zevklerimden en büyüğü kitaplarımı sandıklarda bırakmak ve yazı takımım olmamasıydı. Aldığım anlamsız mektuplara yanıt vermek zorunda kalınca vergi memurunun kalem takımını kullanır ve bir daha kullanmayacağımı umarak tekrar geri verirdim. Odamı o boş kağıt ve kitaplarla dolduracağım yerde, çiçek ve otlarla dolduruyordum”[s.53] “Ormanların derinliklerine kaçsam da, beni izleyen ve bütün doğayı gözlerime örten sıkıcı bir kalabalık vardı. Toplumun sevdalarından ve zavallı kalabalığından sıyrıldıktan sonradır ki doğayı bütün güzellikleriyle yeniden buldum.”[s.95] Doğanın yüceltimi konusunda Rousseau’da görebileceğimiz diğer bir önemli nokta ise, bir yandan doğaya duyulan bağlılığı anlatırken diğer yandan şehir ve şehirleşmenin kötülenmesidir. Bu nokta Rousseau’nun felsefi ve siyasi düşüncelerinde de önemli bir yapı taşı konumundadır. Yalnız Gezerin Düşleri’nde bu konu şu satırlarla dile getirilmiştir; “Paris’in göbeğinde oturuyorum. Evimden çıktığım zaman kır görünümüyle yalnızlık ararım. Ama bunlara kavuşmak için o denli uzaklara gitmeli ki… Şöyle rahat bir soluk almadan önce yolda gönlümü hırpalayacak bin türlü şeye rastlarım ve aradığım köşeye varıncaya dek, günün yarısı kaygıyla geçer. Gideceğim yere ulaşabilirsem ne mutlu! Kötü insanlar topluluğundan sıyrıldığım anlar pek tatlıdır ve kendimi ağaçların, çimenlerin ortasında görünce cennete sanır, insanların en mutlusuymuşum gibi zevk duyarım”[s.94] Bütün bu özellikler Rousseau’ya yakıştırılan “öncü romantik” tanımının haksız olmadığını gösterir. Jean-Jacques Rousseau fikirleri ile dönemin felsefi ve siyasal düşüncesine büyük katkılarda bulunduğu gibi yazdığı kitaplarla da dünya edebiyatının kilometre taşlarından biri haline gelmiştir. (1) Rousseau, J.J, Yalnız Gezenin Düşleri (E. Yanarocak çev.), Bordo-Siyah Yayınevi, 2004, İstanbul, s.6 (2) Rousseau, J.J, Yalnız Gezerin Düşleri (M. Murat Sezer çev.), Etap Yayınevi, 2010, İstanbul, s.10 (Metin içerisinde yapılacak diğer alıntılar için bu kaynak baz alınacaktır.) (3) Kadıoğlu, Ş. Rousseau’nun “Yalnız Gezenin Düşleri”nde Mutluluk Arayışı (2007, Aralık), C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, 2, s.184
Yalnız Gezenin Düşleri
Yalnız Gezenin DüşleriJean-Jacques Rousseau · Bordo Siyah Yayınları · 20044,021 okunma
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.