Gönderi

mis kokulu şarap
Şarap artık yüreğimi coşturmuyor; azı beni kederlendiriyor, çoğu kasvetlendiriyor. Ruhum donuk ve dermansız, arzunun mahmuzunu böğrüne boşuna sağlıyorum; iflahı kesilmiş, krallara layık o sıçrayışla kalkamıyor artık. Tüm hayallerimi yitirdim. Kendimi mutluluğun sonsuzluğuna teslim etmek için boşuna çabalıyorum, beni kaldıramıyor veyahut daha doğrusu ben kendimi kaldıramıyorum. Eskiden bir el etse fırlardım, kolaylıkla, heyecanla ve neşeyle. Ormanın içinde at sırtında ağır ağır yol alırken sanki uçuyormuşum gibi gelirdi; şimdiyse ter içindeki at neredeyse yere yığılacak haldeyken bile bana olduğum yerden kımıldamıyorum gibi geliyor. Tek başımayım, hep öyleydim; terk edilmiş, insanlar tarafından değil, bu bana acı vermezdi ama neşenin mutlu cinleri tarafından. Önceleri hepsi etrafıma üşüşürdü, her yerde tanıdıklar rastlarlardı, karşıma her yerde bir fırsat çıkarırlardı. Sarhoş bir adam gençliğin serkeşliklerini nasıl etrafına doldurursa onlar da aynen öyle benim etrafıma doluşurdu, neşenin cinleri; tebessümüm de onlaraydı. Ruhum fırsatı kaçırdı. Kendime bir şey dileyecek olsam zenginlik veya güç değil, mümkün olanın ihtirasını dilerdim çünkü mümkün olanı yakalayan o göz ebediyen genç, ebediyen ateşli kalır. Haz düş kırıklığına uğrattı, mümkün olan uğratmaz. Ve başka hani şarap o kadar köpüklü, o kadar mis kokulu, o kadar sarhoş edicidir!
··
121 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.