Gönderi

“Her zamanki gibi ekmek almayı unutmuştum. Boş bir yulaf kutusuna takıldı gözlerim. Üzerinde kahvaltıya oturmuş ve insanın midesini bulandıracak denli mutlu bir “tipik” aile resmi vardı; yanık tenli keyifli bir baba, genç kız görünümlü çekici bir anne, küçük bir oğlan ve küçük bir kız çocuğu; bir düşler ülkesi. Mecazen tükürdüm. Yine de tüm bunların ardında yatan bir gerçek olmalıydı, bu rezil herkese benzemek isteme telaşının, çamaşırların yıkanması, kopan düğmelerin dikilmesi, ihtiyaçların doyurulması, soyun devam etmesi, düzenli yemek pişmesi gibi bencil ihtiyaçların ötesinde, bir düzen ve ahenk merakı.”
Sayfa 663Kitabı okudu
·
2 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.