Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

352 syf.
6/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Sarah MacLean kitaplarını çok seviyorum! Bu kesinlikle su götürmez bir gerçek. Bu kitabı ise en hafif tabirle kendi çıtasının altındaydı. Zaten konularını öğrenince Aşk Affetmez'i ve serinin son kitabı En Güzel Rüya'yı sevmeyeceğimi düşünüp okumamayı planlıyordum. Ta ki Temple beni ikinci kitapta cezbedene dek. Temple, Temple, Temple... Bu kitap onun için isteyebileceğim bir hikaye değildi. Sebebi ise; Mara Lowe. [Buradan sonrası SPOILER] Sevgili kızımız Mara 16 yaşındayken babası tarafından zorla Lamont dükü (nam-ı diğer Temple'ın babası) ile nişanlandırılıyor. Kendinin üç katı yaş büyük biriyle evlenmemek için kardeşi ile birlikte plan yapıyor ve düğünden önceki gün kaçmayı başarıyor. Tabii planları istediği gibi gerçekleşmez ve herkes Temple'ın Mara'yı öldürdüğünü sanır. Temple'ın kendisi dahi buna inanıyor. Kanıt olmasa bile. Mara kaçar ve uzun zaman sonra insanların katil dük diyerek bahsettikleri Temple'ın William Harrow yani hayatını mahvettiği kişi olduğunu öğrenir. Buraya kadar sorun yok. Kız 16 yaşındaydı, kardeşi Kit 14 yaşındaydı. Planın kusursuz olmasını kimse bekleyemez. Fakat kızın 12 yıl boyunca saklanması ve sonrasında sadece sorumlusu olduğu yetimhanenin parası kardeşi tarafından Temple'ın ortağı olduğu Düşmüş Melek'e kaptırıldığı için ortaya çıkıp, malum gün orada olup Mara'nın dikkatini çekip kurban olarak seçilmesi Temple'ın hatası gibiymiş davranması sinir bozucu derecede kabul edilemezdi. (Bu nasıl da uzun ve tamlamalarla dolu bir cümle oldu böyle o.o) Kendi babası ve Temple'ın babası öldükten sonra bile ortaya çıkmadı. Yıllar sonra yine kendi ihtiyaçları için ortaya çıkıp gerçek bir özür dahi dilemedi. Üstüne üstlük zaman zaman Temple onu teselli etti. Temple'ın ne kadar mükemmel bir insan olduğunu fark edene dek bu tavrını sürdürdü. Aklıma takılan diyelim ki Temple farklı biri olsaydı? Rezil, hovarda, kumarbaz... Bu Mara'nın birinin hayatını istemeden de olsa çaldığı gerçeğini değiştirir miydi? Hayır. Mesela kardeşi. Yıllar önce kaçarken -sözde öldüğünde- kardeşini babasıyla bıraktı. Ne olacağını sanıyordu, babasının; "elimde bir tek sen kaldın" diyerek kardeşine sarılacağını mı? Temple her ne kadar onu teselli ederken herkesin kendi seçimlerinden sorumlu olduğunu söylese de... Kit daha farklı bir çocukluk geçirseydi seçimlerinin de daha farklı olmayacağını kim iddia edebilirdi? Sonuçta kardeşi hep böyle değilmiş. Yıllar önce Mara'nın babasından kaçmasına yardımcı olmuş. Ayrıca Mara çocukluklarını düşünürken de gözünde sevecen bir afacan canlandırıyordu. Tüm yaptıkları başkalarına zarar verirken sürekli Mara'ya karşı sempati duyalım kampanyası yürütüldü. Temple daha iyi ve oturaklı bir kadın karakteri hak ediyordu. Dahası korkarım ki serinin son kitabı -görünen köy kılavuz istemez- kesinlikle bundan bile beter olacak. Chase'i önceki kitaplarda sevmemiştim, bu kitapta da sevmedim. En Güzel Rüya'da da seveceğimi düşünmüyorum. Dahası sevmeyi de istemiyorum. Kitabın konusu da "Hadi ama MacLean, yapma bunu..." dedirtiyor. Son olarak söylemeden geçsem olmaz kitapta Bourne&Penny ve Cross&Pippa'nın dahil olduğu o kısacık kısımlarda bile yüzümde gülücükler açtı.
Aşk Affetmez
Aşk AffetmezSarah Maclean · Nemesis Kitap · 2014189 okunma
·
1.065 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.