Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Eski, yeni, ödünç alınmış mavi
Aşk, karanlık bir ‘şey’dir. İnsan bile aşk kadar karanlık değildir, insanın gecesi olan anılar bile hiçbir anıya yakıştıramadığımız hayvanlar bile öyle masum kalır ki aşkın yanında: “Rain Dogs” koyu kahveyle iyi gider “Rain Cats” bugünlerde kezzapla aşkı neyle denersen dene ölümle iyi gider yalnızca Kimse gecesinden bir aşk bağışlamaz kimsenin kelimeler kuyusu olan kalbinde de toplanmaz aşk kimsenin kederinden çalınmaz ve ödünç de alınmaz kimsenin yağmurundan… Aşk karanlığını bağışlar insana kalbini sen toplarsın ona kederi sen yakıştırırsın ve sendeki yağmuru paylaştırırsın kimin gözyaşından kaldıysa Aşk bazen de onun yerine söylenir herkesin bildiği şeyleri üstelik ilk defa gibi: Aşkı dünyadan getirir insan birine bakarak değil, öyle büyük olmalı ki aşk, karanlığından da fazla, ‘sende aşk yokmuş’ dememeli kimse kimseye ‘aşk kalmamış dünyada’ demeli, ‘suç bende değil’ ‘yoksa ben de âşık olmak isterdim sana, ama yok, yok ki aşk dünyada ben nerden getireyim?’ Belki sözler de karanlık kalmalı, rengini açmamalı onların da, yoksa… Virgül bile aşk için delildir. Belki sözlerin de aynası olmalı ve bakmalı nasıl söylendiğine ve kime… Niye yok yoksa suretimiz suskunluğumuzdan değerli midir? Herkesin kaybettiği aşkı ben de bulamadım küçük bir oğlan gibi, sanki acının mutluluk olduğuna inandırmışlar da çocukluğumda inanacak başka bir şey kalmamış bana “Mavi Kadife” yi niye unutamadığını hatırla simsiyah bir şiirdir baştan sona ve hâlâ, maviliği şairler ve budalalar içindir, istersen İskenderiye armağanı ‘Justine’e de sor, istersen ‘kuyu’ diyelim karanlığa da sen bu şiiri bitir ya da küs ve aşkı eğlendir Aşk çünkü karanlık bir eğlencedir sen üzülürsün aşk eğlenir Aşk bir kere yalnız bırakırsa insanı yalnızı bir kere daha yalnız bırakır aşk da Çünkü insan bir değil iki kere yalnızdır aşkta (iki kere karanlık da denilebilir) önce, kendinde değildir ve sevgili de inanmaz kendinde olmayana … De ki öyleyse: Ölümden başka her şey ödünçtür ödünç bir bıçak gibi elden ele gezen aşk da ve bir kadının ‘herkes bıçağını bende biledi’ demesinden daha kötüsü, bıçağını o kadında deneyen herkesten biri olmaktır, olsa olsa! Sen de denedin, ‘zor’ olduğu için aşkı yalnızca ondan istedin, oysa aşktan daha zoru, istemekti, bilmedin! Bilme öyleyse: Aşk bu kadar karanlıksa şiir nedir? ‘Asl’ olan insanın gülümsemesidir başkalarının görmesi değil’ diyemiyorsa… ‘Aşk için daha bazla boşluk yaratmayı’ öğretemiyorsa… ‘Aşk, görünmez oluncaya dek, sevdim seni, derine indim ve gözden kayboldum’ yokluğuna inemiyorsa… Şiir nedir? ‘Bahçeyi derviş yetiştirir, şiiri aşk’ Bana n’oluyor öyleyse? ‘Ne istediğimi sen bilmezsen ben nasıl bilebilirim?’ demedikçe şiire ne bizden? ‘Ne kadar güvenebilirsen acı çekmeyen birine aşka da o kadar güven!’ demeyen şiirden de bana ne? Dinle öyleyse: Şiir doğudur Asya kadar iyi bir şair de görmedim ben kendinden önce başkalarının düşünü gören … Çocuğu içinden atarsan anne olursun yağmuru parka atarsan üzgün şiiri içine atarsan içine atmış olursun yalnızca aşk olursun diyemem yine de içine attıkları bu karanlıkta “Eskiler alıyorum” diye gezene şimdi sokak kalmış mıdır kimbilir: Geceyi tanımadan şiir yazdın âşık olduğun karanlığa kalmadan şiir dediğin ısrardan başka ne ‘ödünç’ diyorsun durmadan, ödünç, ödünç karanlığı mı istiyorsun ödünç yerine karanlıktan şiir çıkmaz, geceden çıkar ve aşk, istemezse, karanlığını bile ödünç vermez şiire! Bu bir mektup olsaydı seni güldürürdüm mutlaka fakat bu bir şiir, bağışla seni yine güldürdüğüm için, bağışla Bak ben kaldım, sen de Kal! Karanlığa bir yarım ekle yalnız bir de yağmur kız ekle ve kal istersen yarısı mavi, yarısı bordo bu ödünç şiirde Ya da; Ya yağmuru alıp gidelim buralardan Ya yağmuru terk ettiğin parka bırak beni de! … (on dakika ara) … Haydar Ergülen / On Dakika Ara
··
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.