Son zamanlarda okuduğum en iyilerden. Ömer Hayyam'ın el yazması olan Rubaiyyat'ın yazıldığı dönem İran'ı na bakıyoruz. Isfahan ve dönemin siyasi dönüşümlerini gözlemliyoruz. Alparslan, Melikşah, Terken Hatun, Cihan ve siyasi donanımlarıyla ön plana çıkan Nizamülmük. 11. yüzyılın en çok bilinen üç meşhur ismiyle üç ayrı dünyaya uzanıyoruz; Ömer Hayyam'ın usturlabıyla gökyüzüne keşfe çıkmış bir bilim insanı olma özelliğinden ileri olan şairlik vasfı, haşhaşiyun cennetiyle katliamlara imza atan Hasan Sabbah ve siyasi otoritesini uzun yıllar ortaya seren son olarak bunu ölümsüzleştirmeye yönelik " Siyasetname " yi kaleme alan Nizamülmülk. Ardından İran'ın bir de 20. yüzyılına bakarken siyasi entrikaların kılık değiştirerek devam ettiğine tanıklık ediyoruz. Ve İran'ın bitmeyen ezilen toplumdan ziyade uyanışa geçen bir toplum olma arzusuna. Bu arzu yüzyıllarca sürse de. Rubaiyyat bu defa Avrupa'da sesini duyurmuş dilden dile dolaşan bir edebi eser olarak gündemde. Bu elyazması eserin peşine düşen genç gazeteci her yolu İran'a düştüğünde ayrı bir siyasi ayaklanış, darbe ve bozgunla yüzleşmek zorunda kalıyor. Güçlü devletlerin altında ezilmeye mahkum İran demokrasi savaşını veriyor o zayıf cüssesiyle. Bİr mason ile tanışıyoruz bu defa; Cemaleddin Efgani . Ve onun müritleri. Semerkant yazması olan Rubaiyyat sürgün. Son görüldüğü yer Titanic gemisi ve Transatlantik... Amin Maalouf'un kalemini seviyorum. Çünkü o bu güzel kurgularını meraklı bir toplumbilim ve gazetecilik ışığında oluşturuyor. Tarihi kişilerin ve olayların özgür bir kurguyla buluşması ve böyle nitelikli eserler ortaya çıkması okumanın nitelik kazanmasını sağlıyor. Şiddetle tavsiye edeceğim çünkü kitabın kapağı kapandıktan sonra size yol gösterecek başka kaynaklar arayışına itiyor ve her açıdan bir birikimle çıkıyorsunuz bu yolculuktan.

SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,7bin okunma

·

2 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Rumeysa A. Pekaydın