Gönderi

Bir adam düşün... Eline bir tüfek almış, hedef tahtasına ateş ediyor. Etrafındaki seyirciler de dikkatle bakıyorlar. Birinci atışta hedefi on ikiden vuruyor. Kimi “Aferin, vurdu adam!” derken, kimi de “Tesadüftür canım! Acemi şansı” diyor. Adam ikinci kez ateş ediyor, yine on ikiden vuruyor. Üçüncü kez ateş ediyor, on iki. Yüz atış yapıyor, hepsinde de on ikiden vuruyor. Buna tesadüf demek mümkün mü? Diyene gülerler. Tıpkı bu örnekteki gibi, her iş yerli yerinde yapılıyor, her oluş hikmetli, sanatlı, düzenli. Hayat makinesi hiçbir aksaklık olmaksızın çalışıyor. Tek canlının bile bünyesinde, organlarında, dokularında, hücrelerinde milyarlarca mucizevi olay meydana geliyor; her gün, her saat, her dakika. Hepsi yerli yerinde, hepsi yararlı, hepsi sistemli. Bunun nesi tesadüf! Belli ki, perde arkasında bir ilim, bir irade, bir kudret var. Eserlerini bir kadere, bir plana göre düzenliyor, yapıyor, yaratıyor. Toprak, hava, su, ısı, bitki, sözün kısası her şey birer sebep, birer vesile, birer alet, birer kalem. Yazan, yapan, yaratan başkası. Tüm varlıklar harika yaratılışlarıyla ustalarını haykırırken bu sese ilgisiz kalmak ancak inatla açıklanabilir. Bu eserleri ve olguları gören ve bilen biri hala inanmıyorsa inanmak istemediği içindir. Ne zaman nesnel düşünmeye, önyargısız bakmaya başlarsa işte o zaman inanması umulur. | Ömer Sevinçgül
·
1 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.