Macar asıllı yazar 
Arthur Koestler’in yazdığı bu romanda Stalin’in 1930’larda parti içi muhalefete karşı yaptığı “temizlik”hareketi, Rubashov adlı karakterin yaşantısı etrafında dönenen olaylar aracılığıyla anlatılır.
Rubashov, zamanında aktif olarak devrimin aktörlerinden biri olsa da özellikle ülkenin lideri olan
“1 Numara” ve onun etrafındakilerin uygulamalarından rahatsızlık duyması neticesinde parti içindeki muhaliflerin safına katılmıştır. Parti yönetimi otoritelerinden taviz vermeyi asla düşünmediklerinden, onların gözlerinde bir zamanlar omuz omuza mücadele ettikleri bu muhalifler, artık ortadan kaldırılması gereken düşmanlardır. Ve Rubashov da diğer muhaliflere olduğu gibi kendisini bekleyen sona doğru adım adım ilerlemektedir.
Romanın başından itibaren Rubashov’un altı buçuk adımlık hücresindeki yaşantısına şahitlik ederiz. Daha en başında Rubashov kendisi üçün bir umut olmadığını bilir. Dolayısıyla artık yarınla pek işi yoktur. Onun zihnini meşgul eden düşünceler çoğunlukla geçmişle ve şimdiki zamanla ilgilidir. Karakterin geçmişine gidildiğinde onun idealize edilmiş bir devrimci veya siyasi figür olmadığını görürüz. Nasıl şu an gücü elinde bulunduranlar insanlara acımasızca zulmetmekteyse o da zamanında hatalar yapıp insanlara zarar vermiştir. Hücresinde vicdanının sesini dinlemek için gereken şartlar hazır bulunmaktadır.
Rubashov’un iç dünyası dışında yaşananlara bakarsak komşu hücrelerle iletişim kurma çabasını, sorgulanmalarını ve mahkemesini görürüz.
Roman çaresiz ve umutsuz bir mahkumiyet altındaki bir insanın düşünceleri ve hareketlerinin sergilenmesi ve kendimize “Bu durumda ben olsa nasıl düşünür, nasıl tepkiler verirdim?” sorusunu sordurmasıyla okurlara etkileyici bir deneyim yaşatıyor.
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.