Kendine dair sorular soran,anlam kaygısı taşıyıp kendini daha da yakından tanımaya çabalayan,bu uğurda üreten,tüketen,koskoca bir tarih inşa eden bir bilince sahip bildiğimiz tek canlı insan. Böylesi yapışkan bir yükü sırtında taşıma zorunluluğu sanki kozmik bir cezaymış gibi gelse de esasında hayatı yaşamaya değer kılan yegane şey bu. Zira kendini tanımaya dair bu dürtümüz olmasa, en ilkel korkularımızdan kaçınmak maksatlı yaptığımız şimdilerde ilkel dediğimiz üretkenliklerimizden tutun yaşamı şu an bildiğimiz formlarının dışına taşımayı hedefleyen, en azından bu alanda sorular soran çağdaş meraklı zihinlerimizin ürettiği ürünlere kadar her şey anlamsız kalırdı. Çünkü o takdirde bu bir anlam arayışı olmazdı; öznesi de insan olmazdı. Bu kitap yine bu tarihsel yükü sırtlanmış birinin insan denen bu özel varlığı tanıma ve anlama çabasının bir ürünü. Bu çaba tarih boyunca filozoflardan peygamberlere,şifacılardan şairlere velhasılı 19. yy ile birlikte psikiyatristlere tevarüs etmiş bir misyonun ürünü olarak yazarın elinde kağıda dökülen bir tarzda cisimleşme gösteriyor. Hayatın daimi bir öğrencilik hali olduğunun farkında birisi olarak yazar hem klinik deneyimlerinin ona bellettiği hem de kitaplardan öğrendiği kuramların ona işaret ettiği her çıkarımı aktarmaya çalışıyor. Bazen gündüz kuşağı dizilerinde yıllardır işlenip duran çatışmaların anlatıldığı hissini veren satırlar da var içinde bazen de dingin bir ruhun öğütlerini içeren satırlar. Psikiyatri okumalarında daha büyük ustaları okumuş okuyucuyu çok da tatmin etmeyebileceğini düşündüğüm bu kitabı insanın tarihin neresinde yaşamış olursa olsun, yeryüzünün hangi coğrafyasının konuğu olarak yaşamına devam ediyor olursa olsun değişmeyen ediş/eyleyiş/düşünüş biçimlerinin üzerine düşünmek isteyen herkese tavsiye edebilirim. İyi okumalar.

İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201923,3bin okunma

·

32 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Mevlüt Kayabaşı