Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

261 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Mina Urgan, William Golding'i; "Sineklerin Tanrısı, İkinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra, bu savaşta yıllarca çarpışan insanların birbirlerine nasıl kıydıklarını kendi gözleriyle görüp, birçok umutlarını yitiren biri tarafından yazılmıştır." diyerek tanımlıyor bizlere. Öncelikle kitabın çocuklara yönelik olduğunu söylemek çok yanlış olur. Her ne kadar ilk başlarda 6 ila 12 yaş arasındaki çocukların başından geçen bir macera kitabı gibi gözükse de ilerleyen sayfalarda kesinlikle bir çocuk romanı olmadığını anlıyorsunuz. Hatta tam tersine kitapta çocuklar kullanılarak büyükler anlatılmış aslında. Yazıldığı zaman 20'ye yakın yayınevinin basmaya yanaşmadığı, basılır basılmaz ise büyük bir üne kavuşan, Nobel ödüllü bu kitabın konusuna geçelim. Atom bombasından korunmak için başka bir yere taşınan bir grup erkek çocuk, uçağın kaza yapmasıyla ıssız bir adaya düşer. Pilotun ölmesiyle aralarında hiç yetişkin kalmaz. Bu cennet gibi adada onlardan başka kimse yoktur. İlk başta çok eğlenceli olacağını düşünürler, adanın güzelliğiyle büyülenirler. Fakat sonraları bu cennet gibi adayı cehenneme çevireceklerdir. Kitabımızın ana karakterleri Ralph, Jack, Domuzcuk ve Simon. Domuzcuk; dış görünüşünden, gözlük takmasından, aşağı sınıflara özgü şiveyle konuşmasından ve ikide bir nefes darlığı nöbetleri geçirmesinden dolayı sürekli dışlanır ve dalga konusu olur. Hatta bu ad ona şişman olduğu için takılmıştır. Domuzcuk aydın insanı, zekayı temsil eder. Diğerleri gibi eğlenmek yerine bulundukları durumu ciddiye aldığı için de dışlanmaya devam eder. Lider olmadan düzen de olmayacağını sezen çocuklar kendilerine lider seçer. İki tane aday vardır; biri iyiliği temsil eden Ralph, diğeri ise kötülüğün temsilcisi Jack. Ralph bu adada ilk Domuzcuk ile tanışır. Domuzcuk, adadan kurtulmaları için yapılması gerekenleri sürekli Ralph'e söyler. Ralph ise diğerleri gibi Domuzcuk'u ciddiye almaz fakat dönüp dolaşıp Domuzcuk'un fikirlerine gelir. Bu ikili sürekli temel ihtiyaçların yapılmasını; ateş yakmayı, barınak yapmayı savunur. Fakat kan dökme, avlanma peşinde olan Jack için bunlar önemsizdir. Ralph kurtulmayı önemserken, Jack avlanmayı, oradaki düzende gücünü kanıtlamayı önemser. Kısa bir süre sonra küçükler tarafından adada bir canavarın olduğu öne sürülür. Zamanla buna herkes inanmaya başlar. Domuzcuk ve Simon hariç. Simon buna asla inanmaz. Hatta bir canavar hayal etmeye çalıştığında aklında hep bir insan canlandığını söyler. Canavarın aslında içlerinde olduğunu vurgular. Nitekim doğru da çıkar. Zamanla canavarın; vahşileşen, durmak bilmeyen, kan dökmekten zevk alan Jack ve yandaşları olduğunu anlarız. Jack gücü eline aldığında, birkaç kişi hariç çoğunluk Jack'in yanında ondan daha güçsüz oldukları için bulunurlar. İstemedikleri halde buna mecbur kalırlar. Yazar burada güçsüzün güçlüye karşı nasıl sesini çıkaramadığını, kötü düzene karşı nasıl sustuğunu vurgulamış. Jack'in zamanla nasıl daha da çok vahşileştiğini okurken gerçekten ürperdim. Nitekim avlanmadaki amacı artık sadece karnını doyurmak olmuyordu. Ve bir zaman sonra avladığı şeyler hayvanlar yerine insanlar olmaya başladı. Kitap o kadar etkileyiciydi ki bittiğinde bile günlerce aklınızı kurcalıyor. Topluma dair, insanlığa dair çok fazla şeye vurgu yapılmış. Kendi kendinize bazı soruları sormadan edemiyorsunuz: "İyilik ve kötülük doğuştan mı gelir yoksa sonradan mı kazanılır?" "Aslında birer melek saydığımız çocuklar bile çevrenin etkisiyle içlerindeki kötülüğü ortaya çıkarıp kan dökebilirler mi?" Ve kitaba değinip de sonsöze değinmeden olmaz. Normalde sonsözleri sıkıcı bulurum fakat Mina Urgan mükemmel yazmış. Yorumumu kendisinden bir alıntıyla sonlandırmak istiyorum: "Çocukların tertemiz birer melek oldukları konusunda, yanlış olduğu kadar da yaygın bir inanç vardır. Oysa kendi çocukluğuna ve yakından tanıdığı çocuklara duygusallıktan arınmış gerçekçi bir gözle bakabilenler, çocukların küçük birer melek değil, tıpkı yetişkinler gibi birer insan olduğunu bilirler. İnsanlarda ise, ister büyük ister küçük olsunlar, hem iyi hem de kötü içgüdüler vardır. Anayla baba ve eğitim kurumları, çocuğu olumlu biçimde etkilemeye, iyiye yönelen içgüdülerini geliştirip kötüye yönelen içgüdülerini engellemeye çalışırlar."
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,2bin okunma
·
135 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.