Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bu kitap hakkında sayfalarca yorum yazabilirim aslında. Ama mümkün olduğunca kısa tutmaya çalışacağım. Jack London okuma isteği ve arkadaşım Esma’nın önerisiyle başladım bu kitaba. İyiki de başlamışım diyorum. Kitapta baş karakter martin Eden’ın hayatı, sevinçleri, hayalleri, tutkusu, aşkı konu alınmış. Kitap bir yönüyle aşk romanı gibi görünse de ve başlarında ciddi bir aşk romanına hazırlansanız da, aşk teması kitabın ana fikrini ortaya çıkarmak için kullanılan bir araçtan öteye gidemiyor. Kitapta Martin Eden’in aşık olduğu anda başlayan yazarlık tutkusu ve bu uğurda insanlara, sevdiği kıza ve inanmayan herkese verdiği mücadele konu alınmıştı. Bu kaleme alınırken aynı zamanda o dönemin toplumu, burjuvaların dışarıdan en aydın gözüken boş yaşantısı, basmakalıp fikirleri, insanları etiketleyen bakışları ve sınıf ayrımları eserde öyle iyi dile getirilmişti ki bir nevi o dönemin şartları hakkında birçok şey öğrenebileceğiniz, burjuvalığı yakından tanıyabileceğiniz öğretici bir eserdi aynı zamanda. İnsanı düşünmeye sevk eden felsefik yönü de vardı. Aşk, burjuva hayatı, yazarlık, felsefe hatta bir miktar da politika ile harmanlanmış çok kaliteli bir eserdi. Kitaptaki dil, betimlemeler o denli güzel ve akıcıydı ki onun güçlü bir kalemin elinden çıktığı çarçabuk anlaşılıyordu. Daha ilk sayfalarda diline hayran olarak okudum. Öyle güzel tasvirler vardı ki birçoğunu alıntılamadan duramadım da. Kitapta en hoşuma giden yerlerden biri ise insanı olduğu gibi tüm gerçekliği ile ele almasıydı. İnsanların bencilliği, üne-paraya olan düşkünlüğü, sahtekarlıkları, sığlıkları kitabın ana fikirlerinden biriydi. Kitapta verilmek istenen en güzel mesajlardan biri de son sayfalara serpilmiş insanların gösterişe olan düşkünlüğü ve etiketlerdi. Bir insanı o olarak ve o olduğu için sevmeden bambaşka kalıplara girdikten sonra ona değer verenleri anlatıyordu. İnsanı içi dünyasına doğru bir yolculuğa çıkarıyordu. İlk başta bambaşka bir tema ile başlayıp kitabın sonuna kadar insanı farklı farklı düşüncelere sevk eden bir yönü vardı. Kitapta Martin’le birlikte umutlandım, Martin’le birlikte savaştım, insanları onun gözüyle sevdim, insanlardan onun gözüyle nefret edebildim. Karakterde bazı yerlerde kendi iç sesimin yankılarını duydum. Empati kurmaktan çok daha öteye geçtim. Sonu da her ne kadar son sayfalara doğru ne olacağını sezinlemiş olsam bile yine de şaşırtıcıydı. En azından sonundaki basit ve tek kelimeyle açıklanabilecek bir olay yazar tarafından öylesine güzel kurgulanmıştı ki, sonu bile benzer sonlardan çok daha etkileyici olmayı başarabildi. Üstelik Martin’in yazarlık mücadelesi anlatılırken bu kadar iyi anlatılmasının ardında Jack London’ın hayatından esintiler hissettiğimi de es geçmeden söylemem gerekiyor. 470 sayfaya yakın bu eserde bu sayfaların çok ötesinde insanlık için mesajlar gizli aslında. Günümüz dünyası burjuvadan farklı olsa da günümüz dünyası ve insanlarını da yansıtan bir eser olduğunu düşünüyorum. Belki de günümüzde “markacılık” o dönemde olmadığı kadar had safhada bile olabilir. Kitapta meselenin okul ve eğitimden, diploma ve sertifikalardan değil insanın kendini eğitmesinden geçtiği bambaşka bir cehalet ve eğitimli insan portresi de çıktı karşımıza. Her yönden dolu dolu bir eserdi. Mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum. Detaylı yorumlar için ; yorumatolyesi.blogspot.com.tr/2016/03/martin-...
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,6bin okunma
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.