Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

101 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Gece saat 2 civarları gibi yine aynı bu şekilde yatağımın başında lise zamanı okuma hevesimin tavanlarda olduğu bir zaman dilimindeyim. Elimde Sefiller, kendimi bu yazarın diline kaptırmış, merak ve anlamlandırma duygusu ile kaybolmuş durumdayım. Tıpkı bugünkü gibi seneler sonra elimde bu kitap ve yine aynı dil beni içine alıyor. Beynimde okurken sürekli engel olamadığım sorular, kalbimde insanın vahşi yönünün bende bıraktığı bir üzüntü var. Bu kitabı birçok karışık düşünce ile bitiriyorum; meselâ suçunun ne olduğunu asla öğrenemeyerek -ki muhtemel yazar burda durum ne olursa olsun idam bir ceza şekli olmamalı ana başlığını bu şekilde koruyor- bir diğeri insanların vahşi hazları ortaya çıktığında ne kadar gaddar oldukları ve daha ne kadar olabilecekleri şüphesi ile kalbimin çalkalanması üzerine özellikle de kalabalığın ağzının suyu aka aka beklediği ölüm şölenine(!) karşı hayret ederek. Yabancı yazarlardan çevrilen kitaplarda özellikle iyi çeviri bir kıstastır bilirsiniz ki, ben kendi adıma bu yayınevinin çevirisini başarılı buldum fakat bir eseri ilk defa orjinalinden okumak isteği içime doğdu. Çünkü Victor Hugo genç kızlığımda okurken de havsalamda yer edindiği gibi bugün bu eserde de muazzam bir karakter tahlili koyuyor ortaya. Herhangi bir olayı değil de birinci şahıstan kendinin gidip geldiği duygusal yolculuklara ve konuşmalara şahit olduğumuz için çevirisi böyle ise "kimbilir orijinal dilini bilerek okusam neler hissederim?" diye düşünmeden duramıyorum. İnsan canının çok değerli olduğunu bilmek ve kesinlikle barışı, yaşatmayı odak alan bir inanca sahip olmak ile beraber her suç bir midir ya da bugün tanık olduğumuz iğrenç cinayetler karşılığını idamdan başka bir şeyle alarak hak yerini buluyor mudur işte bunlar tartışmalı konular. Ne var ki şunu da düşünüyorum ölüm yaşam hakkını alırken müebbet hapiste ruhun yaşamını almıyor mu? Burada dönemin şartlarında giyotin, artık amiyane tabirle ortam maymununa dönmüş idam mahkumları asıl eleştirilmek istenen şey. Yoksa ölüm korkusu olmasaydı insan giremediği denize, istediği zaman bakamadığı gökyüzüne, kokusunu net bir şekilde içine çekemediği güzel bir çiçeğe yine de aynı umutla düş kurar mıydı, nereye kadar dayanabilirdi? Ama yaşamak her şeye rağmen güzel tabii. Son olarak kalbimden şu geçiyor insanın kendi ölüm saatinin bir tek Rabb'in katında olduğunu bilmek ne büyük bir huzur ve lütuf. Düşünüyorum da çıldırıyorum, yalnızca altı hafta var biliyorum bunu engelleyemiyor; kaçınılmaz sona şahitlik ederek vakitler geçiriyorum. Tabii ona vakit denirse eğer! Kesinlikle iyi bir çevirisi alınarak okunması gereken bu kitap için şu güzel yorumu da buraya iliştiriyorum. youtu.be/bGmZI-4nPnY. Yaşamanın değerini vermek dileğiyle...
Bir İdam Mahkumunun Son Günü (cep boy)
Bir İdam Mahkumunun Son Günü (cep boy)Victor Hugo · Karbon Kitaplar · 2019120,6bin okunma
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.