Huzursuzluk...
“ Bir yer var
İyiliğin ve kötülüğün ötesinde “
İyilik veya kötülük günümüz dünyasında veya geçmişte neye göre belirlenmişti?
İnsan düşüncesi, insan ilişkileri, insan davranışlarına göre mi oluşturulmuştu ? Ya da insanların; diline , rengine,dinine, mekanına veyahut kimliğine göre mi? Yoksa sadece etten- kemikten içinde bir ruh/ duyguları olan varlıksal bir bütüne mi ? Evet tam olarak Zülfü Livanelinin , Huzursuzluk kitabında; Müslüman Hüseyin’ı ve Ezidi/Yezidi Meleknaz’ın kesişen hayatlarının diğerleri tarafından nasıl ötekilieştirildiğini bir gazetecinin bakış açısıyla anlatıldığı bir eserdir . Bu bağlamda, insani iyilikten kendini alıkoyamayan Hüseyinin , tıpkı diğerleri gibi” bende bir insandım “ cümlesi ile biten hazin ölümü... kitabın insan ilişkilerinin günümüz dünyasında nasıl ayrıştırıldığını, bir taraftan dünyanın bir yerlerinde insanın biricikliği, özgüveni, ekonomik özgürlüğünden bahsederken , Dünyanın bir tarafında da ayrıştırlan insanların , kin ve nefret söylemleriyle oluşturulan bir zemindeki insan bilinçlerinin, hurafelerin , dinlerin-dillerin- renklerin- kimliklerin sosyokültürel anenelerle olan çarpışmasını, hazin bir hikaye ile dile getirmiştir.
“Bende bir insandım” . Evet herkes gibi bir insandır . Fakat onu diğerlerinden ayıran ne dili , ne dini, ne rengi ne de kimliğidir. Bir insanı insan yapabilecek tek duygunun insaniyetten geçen bir yol olduğunu vurgulayan, şartısız, koşulsuz sevginin ve merhametin söylemini dile getiren bir eserdir