Kimi alimler özellikle sahabe döneminde bulunmaması sebebiyle fıkıh usulü ilminin gereksiz ve hatta bidat olduğunu öne sürmüşlerdir.
Bu iddiaya şöyle cevap verilmiştir: Ilimlerin şubeleri artıp bu ilimlerle uğraşanlar, bunlara vakıf olabilmek için öncekilerin ihtiyaç duymadığı seylere ihtiyaç hissedince bu ilimlere ilişkin olarak düşünme esnasında zihni hataya düşmekten koruyacak kanunlara daha fazla gerek duyulmuştur. Sahabenin bu ilme ihtiyaç duymaması, tıpkı Arapların söz ve vezinde kendilerini hataya düşmekten koruyan yazılı kurallara ihtiyaç duymamaları gibidir. Araplar konuşuyorlar, şiir diziyorlardı; fakat o dönemde dilciler de yoktu, dil kuralları da yazılmamıştı. Aynı şekilde selef de bu tekniğe ve bilgiye potansiyel olarak sahipti ve fetva verirken açıkça ortaya koymadıkları bazı ilke ve kanunlara uyuyorlardı. Bu durum onların fetvalarında açıkça görülür.