Gönderi

Çanakkale Savaşından sonra dedem askerlikten istifa ederek İzmir'e gelmiş. "Babam.... elindeki bir miktar para ile İzmir'de iş yapmak istedi. Bir tiyatro isticar etti. Karşıyaka'da gazino işletti.. Hülasa işleri iyice idi." Tam işlerini yoluna koyacakken bu kez de İzmir'i Yunan işgal etmiş. On parasız kalınca Edremit e, nenem Hüsniye hanımın babası Mehmet Ali efendi ile annesi Hatice hanımın yanına sığınmak zorunda kalmışlar. Dedemle nenemin Edremit'teki yaşamlarını babam hem Kuyucaklı Yusuf romanında hem de "Pazarcı" adlı öyküsünde değişik biçimlerde anlatır. "Tekaüt olduktan sonra karısının memleketi olan Ege denizi kıyılarındaki bu kasabada ufak bir dükkan açıp tuhafiyecilik yapmak istedi. Pek becerikli idi. Balkan harbinde yaralandıktan sonra da bir kez istifa ederek askerlikten ayrılmış, Üsküdar'da Uncular sokağında ufak bir yağ ve sabun dükkanı açmıştı...." diye başlar Pazarcı öyküsü. Kuyucaklı Yusuf'ta ise babası ile annesini birkaç fırça darbesiyle şöyle resmeder S. Ali. "Selahattin Bey, gençliğini deli gibi geçirdikten, hayatın tadılmadık zevkini bırakmadıktan sonra, birdenbire yorgunlaştığını, artık daha fazla koşacak kuvveti olmadığını görmüş ve bu kendisinden tam on beş yaş küçük kızla evlenivermişti.... Selahattın Bey oldukça güzel olan bu kızı evvela kendisi ile bir ayarda bir mahluk gibi değil, güzel bir kedi, bir kuzu gibi sevdi. Lakın derhal anladı ki, bu kızcağız kendisini hiç de küçük, basit görmemekte, bir müsavat istemektedir... Kapalı büyüyen ve bu şekilde bütün tabii arzu ve ihtiyaçlarını içinde hapsetmeye mecbur olan genç kız, gayet tabii olarak, sinirli ve manen bozuk bir mahluktu.."
·
13 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.