Rüzbihân-ı Bakli Şirâzi 1209
Feridüddin Attâr 1220
Necmeddin-i Kübrâ 1221
Abdüsselâm b. Meşiş 1228
Bahâeddin Veled 1228
Şehâbeddin es-Sühreverdi 1234
İbnü'l Fârız 1235
Evhadüddin Kirmâni 1237
Burhâneddin-i Tirmizi 1244
Şemseddin Tebrizi 1247
Necmeddin-i Dâye 1256
Ebü'l-Hasan eş-Şâzeli 1258
Ahi Evran 1261
İbn Seb'in 1270
Sadreddin Konevi 1273
Ahmed el-Bedevi 1278
Fahreddin-i Irâki 1289
Müeyyidüddin el-Cendi 1291
Sa'di-i Şirâzi 1291
Haçlıların ve Moğolların şiddet ve cinneti yaktı, yıktı, yok etti, geldi, geçti. Yukarıda isimleri sıralanan insanların eserleri ise sekiz yüz senedir rahmet ve mahabbetin bayraktarlığını yaptı, yapıyor. Tahrip olmuş gönülleri tamir etti, ediyor, ümitsiz kalpleri ihya etti, ediyor...
Bardağın dolu kısmına bakan Yünus haksız mı?
İşitin ey yârenler dem evliya demidir
Gelsin ömür sürenler dem evliya demidir
Son soru şudur: Bu gönül adamlarını ve ortaya koydukları fikirleri/düşünceleri anlayabiliyor muyuz? Onların yolundan gidebiliyor muyuz? Yoksa anlamaktan çok anmakla mı günümüzü gün ediyoruz? Onların yoluna girmekten çok kendi işlerimizi yoluna koymak için onlardan yana mı gözüküyoruz? Aklımız istikrardan yana mı, istismardan yana mı? Bu büyük gönülleri hümanizmin, modernizmin, pragmatizmin değirmeninde un ufak mı ediyoruz?