Gönderi

Gaspıralı İsmail Bey soruyordu: "Ne yapmalı? İşi nereden tutmalı? Sönmüş kalpleri nasıl alevlendirmeli? Basireti kapamış perdeleri nasıl atmalı? Gaflet sahrasında serpilip kalmış koca bir milleti ayağa nasıl kaldırmalı? "Türk-Tatarların büyük zaaflarına, böyle geride kalmasına sebep ne? Türk-Tatar milletini yok olmaktan kurtarmak için ne yapmalı? Gibi nice sorular karşısında düşünen İsmail Bey aşağıdaki cevapları veriyor:"Milletin, terakkisi ve istikbali için her şeyden evvel fikir lazımdır. Fikir uyanmadan terakki etmek imkansızdır. Onbeş yıl evvel kendi evinin dışını göremeyen fikirler bugün umumun halini ve umumi işleri düşünmekle meşguldür. En büyük terakkimiz de bu olsa gerektir. "Milletteki fikri uyandırmak, zihniyeti değiştirmeli. Millet, fikri uyanmadıkça terakki edemez ve zihniyeti değişmedikçe medenileşmek ve yükselmek yoluna giremez." "Milletin haline aşina olmadıkça, millete hizmet mümkün olmaz. Bunun için köy düğümlerine, derviş ve ulema meclislerine, beyler ve ağalar ziyafetlerine, medrese hücrelerine girmeli, her türlü içtimalarda bulunmalı, çok dinleyip, az konuşup ameli dersler almalı. Her sanatın iyi cihetlerini ve uygunsuz hallerini görüp, öğrenip milli zaafın neden ibaret ve milletin neye muhtaç olduğunu anlamalı..." İsmail Bey'in bütün hayatı bunların cevabını bulmak ve hayata geçirmekle geçti. O, Türk tarihinden bu gaye ile bahsetti. Türk dil birliğini bu maksatla ileri sürdü. "Usûl-ü Cedid" mekteplerini bu emelle düşündü. Medreselerin ıslahını bu niyetle ileri sürdü. "Cemiyet-i Hayriye'leri bu düşünce ile kurdurdu. İsmail Bey'in tarihî fikirleri, bu büyük meseleye çeşitli zamanlarda bulup verdiği cevapların tarihidir. İsmail Bey'in tarihî çalışması, bulduğu cevapları hayata geçirmek için uğraşmanın didişmenin tarihidir." İSMAİL BEY VE BATI MEDENİYETÇİLİĞİ İsmail Bey, tam manası ile "Garbçı" idi. Meşhur Türkolog Prof. László Rásonyi, onun ilk garpçılık ruhunu Paris'te iken aldığını ve oralardan; halkını, Türklüğü Avrupalılar'la aynı seviyeye çıkarmak düşüncesi ile yurda döndüğünü kaydetmektedir. İsmail Bey bütün Türk âleminde hususuyle Kuzey ve Doğu Türklüğünde Batılılaşmanın en faal bir propagandacısı oldu. İnanıyordu ki Türkler milli lisanlarını kaybetmemek şartı ile Batılılaşınca Türk milletinin hayat yaşayış ve bekası temin edilmiş olacaktır. Zaten Ruslar da İsmail Bey'i "Garpçı" olarak nitelendirmekteydiler. İsmail Bey'in yakın mücadele arkadaşı Kazanlı Yusuf Akçura: "İsmail Bey'i, Ruslar'ca maruf bir tabiri tercüme ederek, bir "Garpçı" diyebiliriz. İsmail Bey, insanlığı bugünkü muayyen saadetin en yüksek noktasına ulaştıran medeniyetin Batı medeniyeti olduğuna kani idi. O, Türkler'in, Müslümanların milli ve dinî benliklerinden ayrılmaksızın Batılılaşmalarını ister; sözlerinde ve işlerinde bu gaye kolaylıkla seçilir; her türlü mesaisini, milletinin garp alemi medeniyetine dahil olabilmesi için sarf etmiştir." demektedir. Gaspıralı İsmail Bey, Rusya Türkleri için kendi milli kültür ve adetlerini muhafaza etmek şartı ile Avrupa kültür ve medeniyetinin müspet taraflarını benimsemek yoluyla kültürel milli rönesansın şart olduğunu savunuyordu. Ancak buna en büyük engelin Rus hükümeti olduğunu bilmekte, bu idenin gerçekleştirilmesi işini aşağıdaki tedbirlerin hayata yerleştirilip kökleştirilmesi şeklinde düşünüyordu: 1) Milli okulların ıslâhı ve sayılarının artırılması; 2) Milli eğitim müesseselerinin maddi yönden teminat altına alınması için hayır cemiyetlerinin kurulması. 3) Ortak Türk edebi diline dayanan ve bütün Rusya Türkleri'ni kapsayan milli basının vücuda getirilmesi; 4) Müslüman cemiyetin yaşayış tarzının modernleştirilmesi ve Avrupalılaştırılması; 5) Müslüman kadının kölelikten kurtarılması; 6) Halkın "yaratıcı kudret ve düşüncesi'ni temsil edebilecek milli aydınlar kadrosunun yetiştirilmesi. Gaspıralı'ya göre, bu hedefler gerçekleştirilmeden Rusya Türkleri arasında milli-siyasi bir hareketin kendini gösterebileceği imkansızdır. îşte, Gaspıralinın programında siyasi esaslara yer verilmeyişinin sebebini bu noktadan aramak gerekir. Rusya müslümanlarının kültür ve siyasi bakımdan tam bir olgunluğa erişinceye kadar Rus hükümetiyle açıkça bir ihtilaftan kaçınmak zorunda olduğu yolundaki düşüncesi de bu görüşten ileri geliyordu.
6 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.