Gönderi

318 syf.
·
Not rated
*Hikaye şövalyeler döneminde geçiyor ve ‘mor’ rengin üzerinde durulmuş. Bende araştırdım tabii. Roma, Bizans, Pers imparatorluklarının yanı sıra, İngiltere'de de mor renk kraliyet ailesini simgeler hale gelmişti. Mor renk, yüksek fiyatı nedeniyle krallığın, onur ve zenginliğin simgesi olmuştu. Aslında eski Roma’da morun en zarif tonlarında boyanmış kıyafet giymeye cüret eden “halktan” kişiler, imparator fermanıyla vatan haini sayılıyordu. Bizans'ta sadece İmparator mor renkli kaftan/pelerin giyebilirdi ve onun izin verdiği "yüksek rütbeli asiller/askerler" mor rengi kullanabilirlerdi. Osmanlı'da da mor kaftan padişahlara ve törenlere özgüdür, bindallı gibi, hanımların giydiği tören elbiseleri de ağırlıkla mordur. *İlk sayfalarda Lena’nın annesi dikkatimi çekti. Bir insan, kadın, anne olarak önceliğimiz ne? Anne olmak mı, eş olmak mı? Lena’nın annesi, bir anne olarak kızını köy halkına karşı koruyor ama bir eş olarak kızını kocasına karşı koruyamıyor. *Bir bölümde: “Din adamları kadınları günahkar, işe yaramaz birer köleden farksız görürlerdi.” Cümlesi ne kadar acı verici. Tanrı’ya hizmet eden adamlar, Tanrı’nın yarattığı kulları olan kadınlara eşit davranacaklarına onları yok sayıp, aşağılıyorlar. *Konu silahşörler, şövalyeler olunca insanın aklına ister istemez bu konunun işlendiği; Üç Silahşörler, Kral Arthur, Merlin ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri, Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri gibi kitaplar; Kral Arthur, İlk Şövalye, 13. Savaşçı, Ivanhoe – Kara Şövalye, Cennet Krallığı gibi filmler akla geliyor. *İyilik – kötülük, dostluk – düşmanlık, kader – din, aşk – nefret, zulüm – vicdan, barış için savaş, insan ilişkileri gibi konuları okurken aynı zamanda düşünüyorsunuz, yaşananları sorguluyorsunuz.
Yeniden Dirilen Aşk
Yeniden Dirilen AşkHafize Korkmaz Karabayram · Cinius Yayınları · 201912 okunma
·
10 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.