Gönderi

NFK
Fakat 13 milyonluk ülkede seçilen 11 kişiden biri olan Necip Fazıl haylazlık etti. (Şairin, gündüzünü hiç görmediğini söylediği Paris tecrübesini anlattığı Babıali isimli kitabına bakılabilir.) Daha önemlisi, muhafazakar çevrelerde, Atatürk'ün Necip Fazıl'ı da o kısıtlı şartlar altında Paris'e devlet bursuyla gönderdiği gerçeği neden unutturulmaya çalışılmıştır; neden Atatürk'ün aynı ilham verici telgrafı diğer burslular gibi kendisine de gönderdiğini Necip Fazıl gizlemiş; Paris'e gönderilmesinin hikayesini önemsizleştirmeye, unutmaya, unutturmaya meyletmiştir? ... Dahası Necip Fazıl'ın İnönü'nün CHP'sine mebusluk başvurusu, İş Bankasındaki torpilli memuriyeti, Bayar ile maddi ilişkisi (en azından İş Bankası hibesiyle 1936'da çıkan Ağaç Dergisinin yayın hayatına başlamasından itibaren), bütün bunlar Abdülhakim Arvasi'yle yarı efsanevi tanışma hikayesi ve o meşhur dine dönüşünü yaşadıktan sonra gayet tabii şeyler olarak devam ediyor. Yahudilerin tekelinde olduğu inancıyla lanetlediği finans-kapital sektöründe memurluk, "din düşmanı CHP" de siyaset yapma çabası, "Atatürk dirilecektir" diye yazdığı coşkulu metinler, 27 Mayıs darbesini "militarist bir insanın, tek kelimeyle orducuyum" diye anlatması; ve kumar, uyuşturucu, cinayet teşebbüsüne azmettirici olmak gibi bugünün Necip Fazılcılarının asla görmek,duymak istemediği daha başka bir sürü şey unutturulup, yerine yıllarca din düşmanı zalimlerle göğüs göğse çarpışmış bir kahraman, bir aziz figürü çiziliyor. Bugün diğer herkesin, "muhafazakar aydın" diye nitelenenlerle konuşma şansını azaltan, hatta diyalogu tıkayan konulardan biri işte bu hatırlatma-unutturma kavgasıdır ... Yahya Kemal'i beğenmeme konusunda Tanpınar'la hemfikir olan Necip Fazıl, eski dostu Tanpınar'ı defalarca komünist ilan etmiş, asılsız ihbarlarla, kara-propagandayla onun üniversiteden atılması için çaba sarf etmiştir.
··
88 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.