(d.1983), Witwaterstrand, Uludağ ve İstanbul üniversitelerinde öğrenim gördükten sonra, doktorasını İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde tamamladı. Halen Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olan Aksakal, Açık Gazete’de yazarlık; Gelenekten Geleceğe ve Bibliotech dergilerinde yayın kurulu üyeliği yaptı. Çeşitli ulusal ve uluslararası akademik dergi ve kitaplarda otuzdan fazla makalesi ve çeşitli gazetelerin eklerinde kitap eleştirileri yayımlandı. Aksakal’ın “Aydınlanma” Çağından “Karanlık” Yüzyıla: Politik Romantizm ve Modernite Eleştirileri (Kadim, Ankara, 2011) ve Türk Cogitosu ve Modern Türkiye’de Politik Yaşam (Kitabevi, İstanbul, 2013) başlıklı yayımlanmış iki de kitap çalışması ile İstanbul Orient Enstitüsü’nün Pera-Blätter serisi kapsamında Jay Winter ve E. J. Zürcher gibi tarihçilerden kitapçık çevirileri bulunuyor.
Fakat 13 milyonluk ülkede seçilen 11 kişiden biri olan Necip Fazıl haylazlık etti. (Şairin, gündüzünü hiç görmediğini söylediği Paris tecrübesini anlattığı Babıali isimli kitabına bakılabilir.) Daha önemlisi, muhafazakar çevrelerde, Atatürk'ün Necip
Fazıl'ı da o kısıtlı şartlar altında Paris'e devlet bursuyla gönderdiği gerçeği neden
İnsan -şair ve filozof- yaratıcı dehasıyla bu hayretle temaşa ettiği kozmolojik manzara karşısında kendisini bazen öz-yaratımla baştan şekillendirir; bazen de öz-yıkımla mahveder.
Alakası varmış gibi görünmek için de ayrıca gülünç çabalar sergiler kimileri. Her paragrafında birkaç Foucault, Nietzsche, Derrida, Heidegger serpiştirmeden konuşup yazamayan entelektüeller cennetidir Türkiye. (Üstelik yerlici, millici, medeniyetçi olmaya davette bulundukları halde en çok da mukaddesatçılar-İslamcılar yapar bunu: hele Yusuf Kaplan ve türevleri kendilerinin karikatürü olacak kadar işi abartır) İsim serpiştirmekle, hatta Batı düşünce tarihini etrafa saçıp dökmekle (name-dropping) yazılan yazılar çöplüğüdür Türkiye. "Büyük Doğu, Büyük Doğu" diyenlerin tek bir Doğulu referansı olmaması, alakasızlık ve dış dünyadan kopukluk değil de nedir?
Bir aylık tatil döneminde altı kitap bitirdim. Tabii normal zamanlarıma göre düşük bir rakam. Fakat okuduğum kitapların içinde hemen bitirilmemesi gereken edebi eserler ve üzerine notlar alınması gereken ilmi türler de vardı. Bu yüzden dolu bir tatilin geçtiğine inanıyorum.
İşte bu ay okuduğum kitaplar:
Post modernite bir otorite kaybıdır; ya da otoritenin varlığının yitimidir. ailede anne babanın, okulda öğretmenin, politikada parlamenterlerin, inançta dini referansların dahası üniversitede bilim insanlarının, yazarların, tıp doktorlarının herhangi bir konuda uzmanlık sahibi olanların...
Türk muhafazakarlığını oluşturan entel dantel kadronun ucubeliklerini, bilinmeyen ve karanlık noktalarını, pratik-söylem ikircikliğini anlatan kıymetli bir çalışma. Bazı yerleri okurken kahkaha attım maalesef. Muhafazakarlığın neyi muhafaza ettiği sorusu kafama kıymık gibi battığı için, bu kitap sayesinde öğrenmiş oldum: kar'larını.. Puan olarak 9/10 veriyorum. Siyaset-bilimcilerin okumasını tavsiye ederim.
Hasan Aksakal yazdığı eserle, Türk Muhafazakarlığının yaşadığı "ambivalant" durumu yani ikircikli hafızasını ortaya koyuyor.Bu ikirciklilik halin oluşum sürecinde muhafazakarlığın temsilcisi sayılan kişilerin şaşkınlık ile budalalık arasındaki gitgeller anlatısı yeterince verili olduğu gözüküyor. Muhafazakarlığın temsilcileri arasındaki
Milliyetçiliğin duygu-yüklü doğasının; hem felsefi köklerini, hem Türk modernleşmesi ile olan ilişkisini, hem de Türk edebiyatındaki yansımalarını inceleyen muhteşem bir akademik çalışma. Puan olarak 9/10 veriyorum. Siyaset-bilimcilerin kesinlikle okumasını tavsiye ederim.