Gönderi

192 syf.
6/10 puan verdi
Benim için bi Martin Eden, Vahşetin Çağrısı ya da Demir Ökçe değil ama hem konusu hem de dili itibariyle gerçekten akıcı bir JL kitabı. 19. yy Amerikası'nın adalet çarklarına, açlığına, fakirliğine ve toplumsal sorunlarına kıdemli "serseri" diye tabir edebileceğimiz bir hobo tarafından içerden bir bakış. Hoş, bugün de George Floyd'u öldüren Minnesota polis teşkilâtı tartışılmakta ve Erie il hapishanesi bundan önceki son intiharın 2016'da olması ile övünmekte ise de adaletin sağlanmasında o çağa göre çok da ilerde olduğumuz söylenemez. Şu hobo kavramı üzerine biraz düşününce, aslında nerdeyse her ailede bir hobo olduğunu fark ediyorum, aile bağları bu denli güçlü olmasa Türkiye'de de var olan evsiz sayısından çok daha fazla potansiyel mevcut. Kitaba tekrar dönersem, fren memurlarından ve makinistlerden kaçma maceralarını okumadım, izledim diyebilirim. Çok keyifliydi. Tabi çingene kadın ve çocukların kamçıyla dövülmesi de bir o kadar gerçek. JL'ın insanın, dişisine eziyet eden tek canlı olduğuna ve bazı zamanlarda bir şey yapamamanın çaresizliğinin ne denli zor olduğuna dair tespitleri ise yerinde ve metne çok güzel yedirdiği bakış açıları var. Ayrıca insanın kim olsa öyle yapardı demekten kendini alıkoyamayacağı durumlar var ki çevresel koşulların insan davranışına etkisinin aslında çok da öngörülemez olmadığını ortaya koyuyor. Bu da belki zaman zaman yargıladığımız hayat tarzlarını daha derinlemesine düşünmek gerektiği mesajını veriyor.
Demiryolu Serserileri
Demiryolu SerserileriJack London · Bordo Siyah Yayınları · 20182,788 okunma
·
2 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.