Gönderi

Rusya’daki Sosyalist Hareketlerin Genel Gelişim Karakteristiği Rusya’da sosyalist hareketler 19.yüzyılın ikinci yarısın- daki sanayileşme ile meydana gelen işçi sınıfı hareketleriyle başlamış ve Ekim devrimine kadar çeşitli devrim hareketleriyle ve örgütlenmelerle değişik merhalelerden geçmiştir. Bu süreçte, 19.ytizyıl sonlarındaki kitlesel işçi grevleri, 1905 Devrimi ve 1917 Şubat Devrimi önemli devrim aşamaları olmuştur. Bu eylemlerin ve devrimlerin örgütlenmesinde; otonom işçi örgütlenmeleri, Narodnikler, Sosyal Demokrat İşçi Partisi, Bolşevikler, Menşevikler, sosyal devrimciler gibi siyasal gruplar ve Plehanov, Lenin ve Troçki gibi devrimciler de etkin olmuştur. 19.yüzyılın ikinci yarısında Çarlık İmpa­ratorluğunun Batı Avrupa kökenli kapitalist gelişme yoluna girmesi ve bunun sonucunda meydana gelen ekonomik, toplumsal ve siyasal dönüşümler, Rus tarihinde belirleyici etkilere yol açtı. Özde tarımsal ağırlıklı geri bir ülkeye modem ekonomik türde etkinliklerin taşınması birçok siyasal ve toplumsal sorun yaratıyordu. Rusya’nın otokratik rejime sahip yarı feodal bir devlet olması bütün bu çapraşıklığı daha da derinleştiriyordu.Rusya’da sosyalist hareketlerin başladığı tarih olan 19. yüzyıl sonlarında aslında henüz tarıma dayalı bir ekonomiye sahipti. Yani aslında Marks’m öngördüğü sosyalist devrim koşullarından epeyce uzak bir görünümdeydi. İşçi sınıfı Marksist teorideki devrimci atılımı yapacak seviyede de değildi. Köylülük hakimdi. Lenin’in 1897 Rusya nüfus istatis­tiklerine göre hazırlamış olduğu Rusya’da Kapitalizmin Gelişmesi adlı meşhur eserinde bu gerçekleri son derece bilimsel bir yaklaşımla objektif olarak ortaya koymuş ve Rusya'daki kapitalizmin gelişimin tahlilini güzel bir üslupla yapmıştır. Buradan da anlıyoruz ki, 19. Yüzyıl boyunca Rusya’da kapitalizm gelişmiş olmasına rağmen henüz genel olarak iktisaden geri kalmış bir tarım ülkesi konumundaydı. Elbette bu yüzden bu topraklarda yeşeren sosyalizmler ve devrimler de bu gerçekliğe uygun soysalizmler ve devrimler olacaktı. Rusya’da ancak 19. Yüzyıl’ın sonlarında yeni bir işçi tipi, yani kentte doğmuş ya da köyle daha az bir bağlantısı olan proletarya görünmeye başladı. Daha önce üç milyona yakın sanayi işçisi çoğunlukla tarımsal kökenliydi, toprağa bağım­lıydı. İşçi eylemleri ve sosyalist hareketler de bu gelişmeye paralel olarak ivme kazandı. İstatistiklere göre, 1870’ten 1879’a kadar ve 1880’den 1890’a kadar 165 grev yapıldı. Bu grevlere işçilerin katılımı oldukça yüksek oldu. Ancak, bu tarihlerde sınıf bilinci henüz tam olarak gelişmemişti. Bu hareketlerin yönlendiriciliğini yapan Narodnikler de yan kırsal feslefeye sahip, “kaba halkçılık” diyebileceğimiz bir düşünceyi benimsiyorlardı. Bu dönemdeki Narodnik egemen­ liği aslında, henüz tarımsal-feodal bağlarından kurtulamamış “işçi sınıfı”nm yapısından kaynaklanıyordu. Narodnikler, bu yapıya hitap ediyorlardı. 1890’lardan sonra başlayan hızlı sanayileşme dalgasıyla işçi hareketi önemli bir yapısal değişime uğradı. Özellikle 1896-97 Saint Petersburg kitlesel grevlerinden sonra sosyalist propaganda da etkili olmaya başladı.Rusya’daki ilk işçi örgütlenmeleri, grev sendikaları-grev komitaları ve işçi yardımlaşma sendikaları şeklindeydi. Bu örgütleri özellikle Batı Rusyalı Yahudi işçiler kurmuşlardı. Sosyal Demokrat Yahudi İşçi Partisi Bund da bu süreçte kuruldu. Bund, Ekim 1897'de, Rusya'nın Batı vilayetlerinde kurulan Yahudi Sosyal Demokrat Birliğiydi. RSDİP'nin 1898'deki Birinci Parti Kongresi'nde Bund, "yalnızca özel olarak Yahudi proletaryasını ilgilendiren meselelerde bağımsız" olan özerk bir örgüt olarak Parti'ye katıldı. Bund temsilcileri RSDİP'nin İkinci Kongresi'nde(1903), Rusya'daki Yahudi işçilerin tek temsilcisi olarak tanınmayı ve Parti'de kendilerine, -tıpkı sonradan Galiyevcilerin yaptığı gibi, belki daha da geniş- özerklik verilmesini talep ettiler. Kongre'de Bund'un "örgütsel milliyetçiliği", özerklik talepleri sert bir biçimde eleştirildi. Bunun üzerine Bund Parti'yi terk etti. Daha sonra, tekrar Partiye katıldı, çeşitli tartışmalar yaşandı, devam eden milliyetçi talepleri yüzünden 1912'de yeniden ihraç edildi. 1920'Ierde ikiye ayrıldı; üyelerin bir kısmı Bolşevik saflarına geçti; gücü zayıfladı ve dağıldı. Bund'un Boleşvik hareket içerisindeki durumuyla, Mollanur Vahidov ve Sultan Galiyev önderliğindeki Müslüman Sosyalistlerin durumu arasında büyük benzerlikler vardır. 1905 Devrimi öncesindeki tek yasal sendikal kuruluş siyasal bir doğrultusu da olan, işçi yardımlaşma sendika- lanydı.180 Sonuç olarak 1905 yılına kadar ki devrimci faaliyetler sadece “işçi örgütlenmeleri” şeklinde olduğunu ancak sosyalist devrimci partilerin kökenlerinin de bu işçi örgütlerinin içinde olduğunu söylemek gerekmektedir. RSDİP ve Bolşevik örgütlenme ortaya çıkıncaya kadar etkili olan işçi örgütlenmelerinde ve devrimci eylemlerde etkili olan Narod- niklerden ve Narodnik hareketin ilk önderi Plehanov’dan da burada biraz daha bahsetmek Rusya’da sosyalist hareketin nasıl bir felsefeyle başladığını anlamamızı sağlayacağı gibi Bolşevik hareketin ilk tohumlarını tanımamıza da vesile olacaktır. Narodnizm, 19. yüzyıl Rusyasımn en önde gelen devrimci akımıydı. 1848’den 1881’e kadar Rus köylü sosyaliz­mini temsil ediyordu. Düşüncenin temel dayanağı köylülük olsa da suikast, tedhiş, terör gibi kentsel örgütsel eylemleri de yaygın olarak gerçekleştirmiş, kent propagandalanna da özel önem vermiştir. Yine, Rus Marksizminin kurucuları Plehanov ve Lenin, öncelikle, Narodniklerle polemik yaparak Rus Marksist siyasal düşünce ve aksiyonunu inşa etmişler ve daha sonra etkili olacak, özellikle Rusya Duması’na birçok temsilci yollayacak olan Sosyalist Devrimci (S-R) Partinin doğuşunu da hazırlamışlardır.181 Narodnik hareketinin öncülerinden Plehanov, sonraları bu hareketi eleştirmiş ve RSDİP’nin kurucuları arasında yer almıştır. Lenin’i, dolayısıyla Bolşevik hareketi etkileyen teorisyen ve pratikçilerden birisidir. Marksizmi Rusya’ya sokan adam olarak kabul edilmektedir. Plehanov ile Lenin’in yolları 1904 yılından itibaren ayrıldı ve Plehanov bu tarihten itibaren Menşevikler arasında yer aldı. İkinci Enternasyonal'in de kurucu üyesi olan Plehanov, tarih­sel olarak daha erken gördüğü için 1917 Ekim Devrimi’ne de karşı çıktı. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin Kuruluşu Marksist grupların ortaya çıkışından önce, Rusya’da devrimci faaliyetler radikal halkçılığı benimseseler de Marksizme uzak olan Narodnikler tarafından yürütülmekteydi. Bu aşamadan sonra, talepleri yoğunlaşan işçi sınıfının da itmesiyle, daha önceleri Narodnikler arasında yer alan Pleha­nov ve Emeğin Kurtuluşu grubu yönettiği entelektüel bir hazırlık çalışmasından sonra 1880’li yılların sonlarına doğnı Rusya’da Marksist özellikli ilk demekler doğmaya başladı. Akabinde o zaman kadar Saınt-Petersburg’da bulunan toplu­luklar 1895’te birleştiler ve Lenin ile Martov’un önderliğinde “İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Mücadale Birliği”ni oluşturdular. Sonraki yıllarda bu türden mücadele birliklerinin diğer bölgelerde ve taşrada da örgütlendiği görüldü. Ancak, bu örgütlere işçilerden daha çok aydınlar katılıyordu. Bu aşama­dan sonra bu örgütlenmelerin de meydana getirdiği “devrimci hava” içerisinde o dönemde faaliyet gösteren çeşitli sosyal demokrat örgütlerin bir araya getirilmesi için çalışıldı. Nihayet, 1898 Mart başında, Minsk’te Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP)’nin ilk kongresi yapıldı. Bu süreçte Lenin'in , bir örgütlenme aracı olarak düşündüğü İskra (Kıvılcım) dergisi de düzenli bir parti platformu oluşturuyordu.RSDİP, 1903 yılma kadar, çeşitli baskılara uğradı ve tam anlamıyla örgütlenemedi. Bu arada, özellikle “İskra platformu” aracılığıyla Marksizmi benimseyen bütün devrimci akımları bünyesinde toplamaya başladı. 1903'te gerçekleştirilen İkinci Kongresi’nde Lenin öncülüğündeki Bolşevikler ve Martov184 öncülüğündeki Menşevikler olmak üzere iki ayrı fraksiyona bölündü. Bu iki fraksiyon 1905 devriminde geçici bir süre için birleştiler. Taban yapıları 1917’ye kadar birleşik kalmakla birlikte 1912’de kesin olarak iki parti halindeydiler. Bolşevik parti bu tarihten itibaren bağımsız bir parti oldu. Bu arada, Troçki, Vahidov ve Galiyev gibi sayısız bağımsız şahsiyet, 1918’de SBKP olan, Bolşevik Parti’yc ancak 1917 yılında katıldılar. Lenin 1902 yılında, örgütlenme stratejilerinin nasıl olması gerektiğini vurguladığı “Ne Yapmalı?” broşürünü yayımladı. Devrimci hareketleri oldukça etkileyen bu broşürün en önemli yanı salt ekonomik mücadeleye ve salt sendikal mücadeleye kesinlikle karşı çıkmasıydı. Ekonomizm şiddetli şekilde eleştiriliyordu. Bununla birlikte Bolşevik Parti modeli olan demokratik merkeziyetçilik ilkesinin de ana hatları ilk defa olarak dile getiriliyordu. Bu broşürdeki, devrim hareketle­rinin hızını ve yönünü göstermesi bakımından en çarpıcı düşünce şuydu: “Özellikle, proletaryanın temel ekonomik çıkarı, ancak burjuva diktatörlüğünün yerini proletarya dikta­törlüğünün aldığı siyasal bir devrimle gerçekleştirilebilir. Dolayısıyla, Sosyal Demokrat Parti, sosyalizmin kurulabilme­sinin ilk koşulu olan Çarlığın devrilmesini temel görevi olarak saptamalıdır” Bu sözlerle Lenin, Çarlık zulmü altındaki Müslümanların da sempatisini kazanmıştı. Yine, Lenin devrimci bilinç ve profesyonel devrimci aygıt tezlerini de ilk defa bu broşürde dile getirdi. Devrimci entelijinsiya, 1905 devrimine kadar çalışan sınıfın çok önemsiz bir bölümünü Marksizme kazanmayı ve böylece kendisine küçük bir prole­tarya desteği sağlamayı başardı. Ama işçi kitleleri pek o kadar sosyal demokrasiye kazandırılamamıştı. İşçilerin çoğu, Lenin’in istemlerinin tersine genellikle, birbirlerinden bağım­sız bir yığın greve yol açan ekonomik mücadelelerle ilgileni­yorlardı. 1905 Devriminin Oluşumu ve Sonuçları 1905 devrimi öncesi Rus işçi hareketi esas olarak işçilerin günlük mücadelelerinden doğuyor ve onlann doğal birlik istençleri şeklinde tezahür ediyordu. Gerçek siyasal amaçlar ortaya konulamadığı için tam anlamıyla devrimci değildi. Emekçilerin ekonomik güçlüklerinden doğan bu kendiliğinden hareketin 1890’lı yılların ortalarına doğru Marksist aydınlarla ve onlann kurumlarıyla birleşmesinden sonradır ki, proletarya hareketi Sosyal Demokrat Parti çatısı altında harekete geçerek atılım yaptı. Gittikçe gelişen bu birleşme, 1917 Ekim devrimine kadar Rus işçi hareketi tarihinin en önemli olayı oldu.187 1904 sonbahanndan bu yana Japonya ile savaşan Rus ordulannın uğradığı yenilgiler gerginlikleri tırmandınyor ve çok yönlü muhalefeti güçlendiriyordu. Savaşla birlikte artan ekonomik sıkıntılar da sınıfsal gerilimlere eklenince 1905 demokratik devrimi gerçekleştirildi. 1917 Bolşevik devriminin adeta genel bir provası şeklinde gerçekleşen 1905 Devriminin en sağlam dinamik unsurunu grev dalgaları, özellikle de demiryolu işçilerinin grevi oluşturuyordu. Önem bakımından 1905 Sovyetleri ile 1871 Paris Komünü karşılaştınlabilir. Zira her iki hareket de otonom ve düzensiz bir hareket olarak başlasalar da önemli siyasal sonuçlar doğurdular. 1905 devrimi sırasında, işçi ve köylülerin desteği için iki büyük devrimci parti çarpışıyordu: Sosyalist-Devrimci Parti (SDP) ve Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDIP). 1901’de kurulan SDP, halkçı öncüllerin köylü devrimini savundular ve militarist bir siyasi anlayışı benimsediler. Resmen 1898 yılında kurulan, fakat esas kurumlaşmasını 1903 ’teki ikinci kongresinde tamamlayan RSDIP ise Plehanov geleneğini izledi. RSDİP’nin 1903 Kongresi, Partinin Menşevikler ve Bolşevikler olarak ikiye ayrıldığı kongredir. İlk önce Narodnikler içerisinde yer alan daha sonra eleştirerek Narodniklerden ayrılan ve Lenin ile aynı saflara katılan Plehanov 1905’ten sonra Menşeviklerin içerisinde yer aldı. Aslında 1905 Ocak’ından itibaren birbirini izleyen grevlerin kökenlerinde, devrim sırasında hatta grev çerçevesinde doğmuş sendikal türde hiçbir örgüt de, devrimci partiler tarzında önemsiz de olsa bir eylem çapma sahip siyasal türde bir örgüt de yoktu. Bu grevler, kelimenin tam anlamıyla “kendiliğinden” grevlerdi. İşçi komiteleri etkindi. Bu komiteler de tek merkezden yönetilen merkezi örgütler olmayıp, özerk ve genellikle bağlantısız birimlerdi. Ekim devriminin siyasal dina­mosunu da bu tür otonom örgütlenmeler oluşturacaklardı. Tartışılması gereken bir konu, işçilerin özyönetim örgütleri olarak 1905 Sovyetlerinin, devrimin başarılı olması halinde, kendilerine benzer bir devlet, dolayısıyla bir “sovyetler” tarzı bir devlet kurmayı düşünüp düşünmedikleri sorunudur. Lenin’in Sovyetler konusunda “yeni bir devrimci iktidarın çekirdekleri” sözlerinden yola çıkan bazı Sovyet tarihçileri bu görüşü desteklediler ve konseylerin siyasal iktidarı ele geçirmeyi amaçladıklarını ileri sürdüler. Oysa hiçbir şey,hiçbir belge, böyle bir savı doğrulamıyor. Konseylerin bildirgelerinde sürekli sözü geçen sadece “Kurucu Meclis” ve “demokratik cumhuriyet” gibi “reformist” diyebileceğimiz siyasal taleplerdi. Kurucu Meclis’in yerine geçmeyi amaçlamı­yorlardı. Aslında o dönemlerde hiçbir siyasal grup, esas olarak savundukları Cumhuriyetin yerine bir konseyler siteminin getirilmesi yönünde fikirler öne sürmüyordu.1891905 Devrimini 1908 Jöntürk (İkinci Meşrutiyet Devrimi) ile de benzeştirebiliriz. Devrim’den sonra, tıpkı Meşrutiyet Meclisi gibi Rusya Duması da toplandı. Halk kesimleri temsil hakkı kazandı; çeşitli partiler ve fraksiyonlar Duma'da görüş bildirdiler.190 Müslüman temsilcileri de Duma’da az da olsa temsil ediliyorlardı. Ama siyasal reformlar, ekonomik çökün­tüye m eretti olmuyordu. Rusya’da Devrimler sırasında, çok sayıda sr .si fraksiyonlar ve partiler vardı. Rusya’daki siyasi partiler çok geç ve de özel bir biçimde örgütlenebildiler. Bu durum, o dönemin Rusyasının toplumsal gerçekliğinin bir yansımasıydı. O dönemlerde Rusya’da toplumsal özgürlüğü baskı altına alan pederşahi, totaliter ve despotik bir devlet yapılanması vardı. Aslında siyasi parti yapılanmaları ve felse­feleri de, Rus toplumsal ve siyasal kültürünün izlerini taşıyor­lardı. Devrimler sürecinde etkili olan belli başlı partiler ve fraksiyonlar şöyleydi:191Kadetler, anayasacı demokratlardır. 1917’de marjinalleşen çeşitli monarşist grubun yanısıra Kadetler, egemen sınıfların en büyük kesimini oluşturuyorlardı. Bu parti, Şubat 1917 devriminin arifesinde ilk geçici hükümet kuran partiydi. Partinin liderleri, profesör tarihçi Muliukov ile Guçkov’du. Trudovikler, işçiciler ya da halkçı (bazen “popüler”) soysa- listler olarak da adlandırılırlardı. Kökenleri Narodniklerc kadar dayanır. 1917’de Kerenski, Trudoviklere önderlik ediyordu. En kuvvetli dönemini 1906- 1914 arasındaki “parlamentolar dönemi”nde (Duma) yaşamıştı. Duma’da, 1905 devriminden sonra politik hayata uyandırılmış olan köylü kitlelerini temsil etmişti. Bu parti, eyaletlerde ve taşrada tutucu küçük burjuvazinin tedirginliklerine ve özlemlerine dayanarak, politik şahsiyetleri bir araya getiriyordu. Bizzat Kerenski, büyük burjuvazinin güvenebileceği bir şahsiyet olmuştu. Yukarıda bahsedilen, liberal burjuva partileri dışında İkinci Enternas­yonal’in üyesi olan üç parti işçi ve köylü kitlelerinin bağlı­lıklarım kazanmak için yarışıyorlardı. Bunlar, Menşevikler, Bolşevikler ve sosyalist devrimcilerdi. Hepsi, sosyalist olduk- lannı, yani Marksist ve devrimci olduklannı iddia ediyorlardı. Yine, küçük bir azınlık dışında hepsi, 1914’teki dünya savaşma karşı muhalif bir tutum takınmışlardı. Bu yüzden önceleri politik olarak çok fazla ayırt edilemiyorlardı. Devrim­ler sürecinde smanmalan gerekiyordu. 1917 yazında başlayan toplumsal hareketliliklerin sonuçlan belirleyiciydi. Esas ayrış­ma bu tarihten sonra oldu.Sosyalist devrimciler(S-Rler), resmen 1902’de kuruldu. 19. yüzyılın ortasına kadar uzanan uzun bir devrimci geleneğe dayanıyordu. RSDİP’ne güçlü bir muhalefet oluşturmaktaydı. Köylü hareketinde mutlak bir hegemonyaya sahip olmasının yanı sıra, kentlerdeki büyük işletmelerde de önemli bir nüfuzu vardı. Belirsiz bir örgütlenmeye sahip olan ve politik ilkeleri muğlak olan S-R’ler-1917’de Şubat ile Ağustos aylan arasında-Menşeviklerin politik liderliğindeki hükümetin ihtiyaç duyduğu sosyal tabanı sağladılar. 1917 yazında S-R’ler, Bolşeviklerin konumuna çok yakın olan sol bir devrimci kanat (Spiridonova, Kamkov) ile Menşeviklerle yakın işbirliği yapan reformist bir sağ kanat (Çemov, Gotz) olarak ikiye bölündüler. 1917’nin sonunda sol kanat sağdakilerden çok daha etkili olmuştu.Menşevikler, 1903’ten sonra RSDİP’nin “devrimci sağ” kanadı olarak kuruldular. 1917’deki nihai karşılaşmadan sonra çoğunluklan (Dan, Lieber, Tseretelli) iktidar yanlısı politika­lara girişti. Bunun sonucunda, Martov ve Martinov’un önderlik ettiği bir sol bölünme gerçekleşti. Sol kanat, savaşa karşı çıkıyordu; işçi konseylerinde tabanı vardı ve 1917’de sosyalist devrimi savunuyordu. Ama devrimin ana sorunu ile, iktidarın ele geçirilmesi ve uygulanması ile karşı karşıya gelindiğinde Bolşeviklerle ayrıştılar, evrimci bir çizgi izlediler.Bolşevikler, 1912’ye kadar RSDİP içerisinde bir fraksi­yondu. 1913-1914 ’te kentlerde işçi kadrolarının desteğini ve Petrograd’da bir genel grevde önderliği ele geçirerek anahtar devrimci parti haline geldiler. Partinin pekişmesi, yaygın­laşması ve büyümesi iç mücadeleler pahasına gerçekleşti. Ekim’de Bolşevikler, iktidar mücadelesine girişmiş kitlelerin bir partisiydi-halk hareketi tarafından tanınan ve desteklenen bir parti olarak Devrim’in örgütlenmesini sağladı ve sonuca ulaştırdı.Önceleri Troçki’nin önderlik ettiği Mezhrayontsilerden de bahsetmek gerekmektedir: Kendi devrimci konumuna göre Troçki Menşevik fraksiyonun bir üyesiydi veya onlara bağlıy­dı. Onlardan 1914 Ağustosunda ayrıldı. Temmuz 1917’de Mezhraontsi (“çevrelerarası” ya da “bölümlerarası” komiteler) ile birlikte Bolşeviklere katıldı. Petrograd’da faaliyet gösteren ve etkinliği olan bu devrimci Marksist grup küçük bir azınlıktı. Bunların dışında, anarşistler, devrimci sendikacılar, maksima- listler (S-R’lerden aşırı sol bir kopuş), Menşevik enternasyonalistler (Martov, Martinov), birleşik sosyal demokrat enternasyonalistler (küçük ama Maxim Gorki’nin Novy Jizn- Yeni Hayat-adlı dergisi dolayısıyla etkinliği olan bir grup) vardı. Şubat devriminin arifesinde bu saydığımız sosyalist siyasi gruplar mevcuttu. Gerçekten de esas olarak Şubat ve akabindeki Ekim devrimleri sürecinde tam olarak ayrışa­caklardı.
·
125 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.