Öğretmenin gücü adınaDoğan Cüceloğlu bu kitabında öğretmenin gizil gücünü ortaya koymaya çalışıyor. Bunu da yaşanmışlıklardan hareketle yapıyor. Kitabın etkisini artıran bir husus bu. Çünkü bir işin teorisiyle pratiği çok farklı işleyebiliyor. Bu iş de "insan"la yapıldığı için farklılıklar daha fazla olabiliyor. Öğretmen-öğrenci ilişkisinden bahsediyorum. "Eğitim Bilimleri" konusunda teorisine ne kadar hakim olsa da öğretmen sınıf içinde -insan olduğu için- bildiklerini, okuduklarını uygulayamayabiliyor. Çünkü benim nazarımda yaşayarak özümseyebiliriz ancak. Heh tam da burada kitaba dönecek olursak Doğan Cüceloğlu takipçilerinden öğretmenleriyle olan anılarını mektup olarak yazmalarını istemiş. Gelen mektuplardaki öğretmen tiplerinden hareketle "öğretmenin gücü"nü ortaya koymuş.
Ben kendi adıma bir öğretmen olarak bu kitaptan çok şey çıkardım. Eğitim ve öğretim birbirini tamamlayan iki unsur. Ancak "eğiticilik" göz ardı edilebiliyor ne yazık ki. Uzun süreli bir öğretmenlik geçmişim olmamasına rağmen yaşadıklarım bir bir gözümün önüne geldi. Birçok ders çıkardım diyebilirim. Bir daha tekrarlanmaması tek dileğim.
Öğrencileri iyiye, doğruya, güzele yönlendirmek için evvela kendimiz iyilikten, doğruluktan, güzellikten yana olmalıyız. Onlar da birer insan. Onların da kendine has dünyası var. Kendi dünyalarında kendine ait sorunları var. Robot muamelesini hak etmiyorlar. Yahut bir askermiş gibi emirler yağdırılmayı da... Sevgiye ihtiyaçları var, ilgiye, güvene, değere... Bu minvalde "öğretmen olmanın bilincine varmış ve niyetinin saflığını keşfetmiş bir öğretmen" olabilmenin heyecanıyla kitabı sonlandırdım.