.özgün adı Jugend auf der Landstrasse Berlin("Berlin Yolundaki Gençlik) kitap bu isimle yazılmış fakat o dönemde yasaklandığı ve yakıldığı için tarih sahnesinden neredeyse silinecekmiş fakat bir şekilde bir yerlerde korunmuş ve tam 80 sene sonra Blood Brothers ismi ile 2013 yılında Michael Hofmann tarafından yeniden yayımlanmış.
Yazar ile ilgili bildiğimiz kesin bir şey varsa o da adının ernest heffner olduğu.
İkinci Dünya Savaşı sırasında ortadan kayboldu ve o zamandan beri hiçbir iz bulunamadı.
The New York Times'ın Şubat 2015 sayısında William Grimes, Haffner hakkında gazeteci ve muhtemelen sosyal hizmet uzmanı olmasının dışında bir şey bilmediğimizi ifade etmiş konusu
Kitap bizi Berlin'in 1930 yılına götürüyor.yani Weimar Cumhuriyetinde Bu dönem hep ilgimi çekmiştir naziler gelmeden önce imparatorluk döneminden sonra 1918 ile 1933 arası.siyasi calkantilar ekonomik sorunlar ilk kez elde edilen özgürlükler coşku sefalet.kitap bu dönemin ruhunu çok iyi bir şekilde yansıtıyor. Blod brothers bu cumhuriyetin son günlerinde geçiyor. Yetim,yetiştirme yurdundan kaçmış yada bir şekilde ailesinden ayrı düşmüş çocukların kurdukları sokak çetelerinde yaşama tutunma çabalarını okuyoruz kitap boyunca.Geceleri yatacak yeri,gündüzleri sırtlarına geçirecek bir hırkaları olmayan bu gençler refah içerisinde -bu refahlık tartışılır-içinde yari beslenmektense özgürlük içerisinde aç kalmayı seçiyorlar.
Açlıktan kıvranıp dudakları çatlağında yine aynı şeyi tekrar ediyorlar''Açlıktan gebermek! Evet, ama benim istediğim yerde! ''
Kitap çoğu yerde kanımı dondurdu.Bu açlık bu sefalet ve bu arada kalmışlık beni gerçekten yordu.Özellikle yurttan kaçan Willy trenin altında Berlin'e yolculuk yaparken buz gibi keskin soğuk ciğerlerime doldu ve benimde elim yüzüm trenin buhari ile kapkara oldu.
Neyseki kitapta bunca kötülüğe ,açlığa maruz kalan fakat içinde iyi kalma ,iyi olma güdüsü olanların koşullar ne olursa olsun iyi kaldıklarını görüyoruz .
Çoğu kişi kitabın edebi dilinin zayıf olduğunu söylese bile o dönemde bunlara bizzat şahit olmuş birisi olsaydım degil kitabını yazmak sonsuza dek kelimelerimi kaybederdim. Zaten bazen konunun kendisi başlı başına yeterlidir.edebi tekniklere ihtiyac duymaz,özne yüklem yeter.
Okuma önerisi:sosyal hizmet alanında çalışma yapanların mutlaka okumasi gereken bir kitap .