Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

562 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Puşkin'in öykü ve romanlarının toplandığı bu eserde on beş adet öykü ve roman bulunmakta. İş Bankası Kültür Yayınları, bu on beş öykü ve romanı zamandizinsel bir sıralama ile okurlara sunmuş. Bunu yapmakla gerçekten de çok iyi yapmış bana göre. Yazarın ilk roman denemesi olan Büyük Petro'nun Arabı'ndaki ve diğer başlangıç eserlerindeki eksiklikler, kitapta ve zamandizinsel sıralamada ilerledikçe çok daha iyi fark ediliyor. Şüphesiz bu da Puşkin'in nereden nereye geldiğini gösteriyor. Kısa bir sürede bu denli ustalaşabilmek kolay şey değil. Bunlar elbette ki zamandizinsel sıralamada çok daha iyi seçiliyor. Çünkü kitap, ortalardan sonra mükemmel bir hale geliyor. Bunun sebebi elbette ki Puşkin'in kaleminin yerli yerine gelmesi denebilir. Dubrovski olsun, Yüzbaşının Kızı olsun diğerlerinden özgün ve çok ileride eserler. Bu değişim elbette ki yazarın yazı dilinde sınırlı kalmıyor. Kitabın başlarındaki eserleri hep benzer konulardan bahsederken, kitabın ortasından sonra eserlerin bahsettiği konular farklılaştığı için eserler kendini okutmaya başlıyor. Ayrıca eserlerinde o bilindik Rus klasiklerinin temelleri de kolaylıkla seçilebiliyor. Tolstoy'u etkileyen savaş ve doğa tasvirlerinden tutun da Dostoyevski'yi ve Gonçarov'u etkileyen karakter analizleri ve daha neler neler. Hakikaten de öyle güzel doğa tasvirleri var ki kitapta adeta Puşkin ile birlikte siz de seyahat halindeymiş gibi hissediyorsunuz. Bu gerçeklikten çıkmak istemiyorsunuz. Doğa tasvirlerinin en çok olduğu 1829 Seferi Sırasında Erzurum'a Yolculuk eserini sona koydukları için yayınevine mi kızayım yoksa bu eseri zamansal olarak en sonda yazdığı için Puşkin'e mi bilemedim. Öyle ki, Puşkin'in bu eserini okurken yavaş yavaş okumak zorunda kalıyorsunuz; tasvirler bitmesin diye. Yanılmıyorsam 1829 Seferi Sırasında Erzurum'a Yolculuk eserini Puşkin kendi anlık kişisel gözlemlerinden yola çıkarak yazmış. Yine aynı eserde anlatımlarını dönemin siyasal kaygılarını bir yana bırakarak resmetmiş Puşkin. Kitabın başında, önsözde verilen örneği ben de vermek isterim: "Yolda yanlamasına uzanmış yatan genç bir Türk'ün cesedi önünde durdum. 18 yaşlarında bir delikanlıydı bu. Bir kızınkini andıran solgun yüzü henüz tazeliğini yitirmemişti. Sarığı tozlar içinde, yatıyordu. Tıraşlı ensesinde bir kurşun yarası vardı..." Hiçbir siyasal düşünceye kapılmadan yazılmış bu bölüm bile Puşkin'in ustalığını kanıtlıyor zannımca. Bir eserde yazarın siyasete girmesi çok kolaydır, asıl zor olan siyaseti eserine bulaştırmamasıdır. İşte Puşkin bunu zorlanmadan başarıyor. Bu, onun ustalığını kanıtlamasının yanı sıra insancıllığını da gözler önüne seriyor. Rus edebiyatının bu öncüsünü okumak ayrı bir keyif verdi bana kitap boyunca. Keşke 38 yaşında hayata veda etmeseydi de daha fazla eser bıraksaydı dedim onu okudukça. Bu kısacık hayata tüm bu kültürel aktiviteyi sığdırmak ise ayrı bir ustalık tabii ki.
Yüzbaşının Kızı
Yüzbaşının KızıAleksandr Puşkin · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202129,1bin okunma
·
320 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Anıl okurunun profil resmi
Aykut Hocam size katılmamak elde değil öyle ki Puşkin, Pugaçov İsyanını yansıtırken de belirttiğiniz gibi siyasi kaygıları bir kenara bırakarak oluşturmuştur eserini. Yüzbaşının Kızı adlı eserinde okuru, bir Rus olarak Rusya'ya ayaklanan liderin psikolojisi ile karşılamış ve çok farklı bir atmosfer oluşturmuştur. Kitaplarını ilerde bolca okuyacağım bir yazardır. İnceleme yine çok başarılı elinize sağlık.
Nympheutria okurunun profil resmi
Çok doğru örnekler verdin Anıl hocam, çok haklısın. Usta yazarlarda rastlanılan bir durum aslında bu "bir kenara bırakmak" kavramı. Edebiyat uğruna birşeyleri "bir kenara bırakabilmiş" bir yazar Puşkin.
Nympheutria okurunun profil resmi
Evet öyle hocam, sadece Rus edebiyatının değil dünya edebiyatının temelini oluşturan öncülerden.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.