Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İNSAN TABİATINI TANIMA= ALFRED ADLER
İnsan tabiatını tanıma adlerin 1920 yılında viyana halk enstitüsünde verdiği konferanslardan oluşuyor. ilk kez Almanca olarak 1927 yılında yayınlanmıştır. Adler bu yapıtında insan kişiliğinin gelişmesinde aşağılık duygusunun ve bu duyguyu göstermek için gösterilen çabaların anlam ve önemini anlatır. Adler İnsan zekası, duyguları ve kültürü ile değerlidir. doğan her bebeğe geleceğimiz için önemlidir, iyi ürün almak için toprağa tohum atmak yetmez ona iyi bakım vermek gerekir, sadece başkalarında bulunan değil, sahip olmadığımız kaynakların yabında sahip olduklarımızı görmezden gelmek de bir aşağılık duygusu ifadesidir. Önemli olan kendi kaynaklarının değerlerini bilmek, Kaynaklarına göre gelişmek için çaba sarf etmektir. bunun için elbette ki herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır. Siz ancak görevinizi tam olarak yaparsanız, yakınma hakkına sahip olabilirsiniz. Aksi halde yapılan yakınmalar kendi beceriksizliğimizi alıp duygularımızın başkalarına yüklenmesi yansıtılmasında başka bir şey değildir. kendinize Ancak daha çok çalışarak, Emek harcayıp, ürün vererek ortaya koyabilirsiniz. bu da ne yazık ki yorulmadan olmaz, ne kadar acılar yaşamış olursa olsun inatla Ben hala varım demelidir. Kararmış Gümüşler, göz alacak parlaklık iyi gümüşlere dönüşebilir, Yeter ki parlatmak için çabalayın. insanlara da insan sorunlarına da iyimser bir bakış açısıyla yaklaşıyor ve insanları birbirine benzeyen evrensel bir sosyal Duygu'ya vurgu yapar. adlerin yaptığının ana fikrini kendini tanıma mutluluğun bir yasası şeklinde özetleyebiliriz. Bu kitapbı şu şekilde özetleyebiliriz, Bu kitapta Psikologlar ve psikiyatristler, öğretmenlere, Psikolojik rehberlik ile çiçeklere, çocuklar ile ilişkilerde sorun yaşayan ebeveynlere yardımcı olma amacını Güder. Çocukluk dönemi insanın geleceğine yön verip, onun gelecek yaşamını şekillendirir. Onun çocukluk döneminde yaşadığı travmalar olgunluk döneminde de bireyin yaşamını etkilemekte ve nevrozlara sevebiyet vermektidir. Adler, bireydeki vaşarının bir faktmrününde aşağılık kompleksi olduğunu söyler, ve birey aksayan veya eksik hissettiği yönü üzerinde çalışıp o yönü üzerinde başarıya ulaşmaktadır, buna kekeme bir insanın dünyanın önde gelen katiplerinden olması gibi. Adler, bitkilerin canlı olduğunu ancak hareket kabiliyeti olmadığından onların canlıymış gibi algılanmadığını, ancak insan ve hayvanların hareket kabiliyeti olduğunu ve dahası ruhlarının özgür ve kısıtsız olduğundan onların özgürlüğünün var olduğunu ancak bi yandanda insanların kurallarla hareketlerinin kısıtlandığını ve hareketlerinin özgürce atılmadığını söyleyip bi iki çelişkiye vergu yapar. Adler insan ruhunum heçmişyeki olaylardan etkilendiğini ve dolayısıyla gelecekteki yaşamlarınında bundan etkilendiğini vurgulamaktadır. Adler, mutlak doğruluğun toplumun inanç ve kurallarına bağlı olduğunu vurgular. Adler, yaşamda hayvan topluluklarında sürü halinde yaşayan hayvanlar olduğu gibi tek başına yaşayan hayvanların da olduğunu söyler, ancak insan doğada tek başına yaşayamaz onun ne keskin dişleri, ne pençeleri nede diğer hayvanlardan daha hızlı kaçma gibi bir özelliği vardır, dolayısıyla insan topluluk halinde, il birliğiyle kabile halinde yaşayan bir sosyal canlı ve etrafınıda makinelerle çevirtmiş onun amacına hizmet edip, kolaylaştıran makinelete sahip olmak zorundadır, ayrıca adler sosyalleşmenin önemini vurgular ve eğer insanlar birlikte yaşamayığ sosyalleşmeseler konuşmanın, geleneğin bir önemi ve anlamı kalmayacağını söyler. Adler, her çocuğun farklı olduğunu ce özellikler organsal olarak eksik dünyaya gelmiş, geç yürüyen yada geç konuşan çocukların çevresine ve dünyaya geç uyum sağladığını ve karşılaştığı zorlukları diğer çocuklara nazaran daha zor atlattığını vurgular. Adler insanın sosyal bir varlık olduğunu, çevresiyle iletişim halinde olması gerektiği ve öylece yaşamını idame ettirebileceğini söyler. Küçük çocuklar dış dünyayı duyu organlarıyla tanır ve duyu organlarının hangisinde aksama var ise ona ağırlık verir. İnsanların gördüğü sanrılar, hayaller, rüyalar hepsi insanın yaşamıyla alakalı olup bazende kendi başarısızlıklarını örtbas etmeye yararlar, iyi eğitim almış bir aile evladının başarısızlığını unutmak ve örtbas etmek için alkolik bir ayyaş olması gibi. İnsanlarda görülen kendini başkasının yerine koyma düşüncesi evrenseldir ve bütün insanlarda görülen davranış tipidir, insanlarla konuşurken, yüksek binaya çıktığını görürken yada biz tehlikede olmadığımız halde başkası tehlikedeyken bizim endişelenmemiz kendimizi o insanın yerine koymamızdan kaynaklanmaktadır. İnsanlar iki türlüdür, 1. si kendi görüşüne ve düşüncesine önem vermeyip sürekli karşıdaki insanın düşünce ve görüşünü benimseyip onları örnek alan insanlardır. Buda bazen bireylerin kullanılmasına hatta suça sürüklemektedir, bunun en iyi örneği çete üyeleri olup liderleri adına suç işlemeleridir. 2. tür insanlar ise hep kendini beğenen narsist kişilerdir, bunlar ise kimseyi beğenmez, dinlemez hep kendilerini önde görürler, bunlarla ise birşey yapılamaz, anlaşılması zor insan tipleridir. 1. İnsan tipi hipnoz olmaya ve boyun eğmeye meyilliyken, 2. tür insanlarda ise bu pek görülmemektedir. Adler doğuştan engelli yada eksik orfanla dünyaya gelen kişilerde sosyal çevreye uyum sağlamada diğer insanşara nazaran daha çok zorlandığını belirtmiştir. Yani fiksel özrü olan bireylerde aşağılık kompleksi oluştuğunu, yaşamında da patolojik bozukluklar gösterdiğimi ifade eder. Adler, çocukluk döneminde oyunun önemli bir yer kapladığını söyler, pyun çocuğun sadece zaman öldürmek için değil aynı zamanda geleceğine de yön vermektedir. Unutkanlık, bireyde bilinç altındaki olmasını istemediği yada olduğu duruma karşı sessiz bir isyandur, örneğin anahtarını unutan kadınlar evliliğe hazır olmayıp, ev kadını olmaya karşı çıktıkşarı için anahtarlarını sık sık unuturlar, çünkü bilinç altında durumlarına hazır olmayıp bunu kabullenmeme vardır. Adler, iş bölümünün cinsiyete göre dağılımına dikkat çeker. Erkeklerin daha baskın ve ön planda olduğunu, aynı işi yapmasına rağmen erkekler kadınlardan daha fazla para alabilmektedir. Adler erkekliğin üstünlüğünü uzun geçmişe dayandığını, erkek gibi kadın gibi terimler kadınları aşağılamak anlamında kabul görülmeyip adeta bir övgü olarak kullanılmaktadır. Adler, bu psikolojinin kadınlarda da olduğunu ve bazı kadınların erkeklere özendiği, evlilik hayatlarında da ev işlerini kocadına bıraktıkları görülmektedir, bu psikoloji kadınların bir kısmınında erkek üstünlüğünü kabul ettiklerini göstermektedir. Adler, çocukların sırasına göre ayırır ve ailelerin yaptıkları hatayı söyler. Büyük çocukta aile herşeyi çocuğa yükler ve çocuğun yükü fazla olup altından kalkamaz, çocukluğunu yaşayamaz, hayatla çok çabuk tanışır. Tek çocuklu ailede ise aile çocuğu herşeye karşı korur, onun hayatla tanışmasına, zorluklarla baş etmesine müsade etmez ve çocuk hayatla geç tanışır, ortanca çocuk ise kendini değersiz gördüğünü belirtir. Adler, krakterin kalıtsal olduğu nu kabul eder ancak bunun toplumdaki yaşamıyla, gördüğü eğitimle değişebileceğini de vurgular. Kişilerin karakterleri, olaylara bakış açıları ve sosyal yaşamlarında farklılık göstermektedir. Kimi bireyler sosyaldirler, olayların üzetine gidip sorunu çözmek için uğraşırlar, kimisi de çekingen olup, toplumla iç içe değildirler, en ufak bir sıkıntıda kendi köşeleribe çekilirler. Harislik ve boş gurur üzerine inceleme yapan adler, bunların insanları toplumdan uzaklaştırıp, asosyal bir hale getirdiğini belirtir. Kıskançlığın insanları çekemediği durumlarda, çocuklarda ise kendinin ihmal edildiği durumlarda ortaya çıktığını, özellikle kız çocuklarda erkek çocukların üstün tutulduğu, kız çocukların ihmal edildikleri zaman ortaya çıktığını söyler.kişilerin kıskançlık, cesur, korkak, cimri gibi özelliklere sahip olduğunu, kişikerin farklı karakteristik özelliklere sahip olduğunu vurgular.
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.