Gönderi

Farabi'nin gelecek hayat anlayışı benim hoşuma gider. Farabi, ontolojisinde tüm tanrıcıdır. Her şeyi, evreni Tanrı'dan türetir, ama gelecek hayat kuramında ahlaki mutluluk olarak teklif ettiği şey, Plotinos veya İbni Arabi gibi kendimizi varlık denizi içine atarak onun içinde erimemiz, yok olmamız değildir; öbür tarafta bize benzeyen insanlarla, yani filozoflarla, bilim adamlarıyla karşılaşmamız, onlarla sohbet etmemiz, birbirimizle sohbetimizden zevk almamız ve böylece mutluluğumuzun daha da artmasıdır. Açıkçası benim için de cennet eğer böyle bir yerse ilginç olacaktır. Bu meselenin çözümünde belki Lucretius'un söylediklerini de o kadar yabana atmamamız gerekir. Lucretius ölmekten değil de aslında ölmemekten korktuğumuzu söyler. Ölümden sonra mezarın içinde nasıl azap çekeceğimizden, vücudumuzu kurtların, solucanların kemirmesinden ne kadar rahatsız olacağımızdan, nihayet bu hayatta yapmış olduğumuz şeylerden ötürü tanrılar veya ölüm melekleri tarafından nasıl cezalandırılacağımızdan korktuğumuzu söyler. Ona göre gerçekten öleceğimize inansak, ne mezarda bizi bekleyen o azap dolu saatler, ne de ölüm meleklerinin cezalandırılmaları bizi korkutacaktır. Gördüğümüz gibi Lucretius benim tam tersim olan bir açıdan konuya bakıyor. Ben tümüyle yok olmaktan korkuyorum. O tümüyle yok olacağından dolayı seviniyor.
Sayfa 412 - Serbest KitaplarKitabı okudu
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.