200 yıllık destansı bir hikâyeyi, o bilindik hikâyeyi sonunda okudum. Ve o izlediğim saçma filmlerinden oldukça farklı bir manzara ile karşılaştım. Öncelikle benim de yanlış bildiğim bir şeyi düzeltmek ile başlamak istiyorum yorumuma. Victor Frankenstein, canavarı, iblisi, yaratığı ya da adına ne derseniz deyin o şeyi yaratan doktorun adı. Bu isim karmaşası filmlerden kaynaklı olsa gerek. Yaratığa Frankenstein adını vererek onu daha popüler hale getirmek istemiş olabilirler. . Frankenstein, uzun araştırmaları ve çalışmaları sonrasında ölü bir bedene hayat vermeyi başarır. Yalnız hayat verdiği bu beden ona bir iblis kadar kötü ve çirkin görünür ve ondan dünyaya gözünü açtığı andan itibaren kaçar ve uzaklaşır. İblisi yalnızlığına terk eder. Zaman içerisinde iblisin tek başına geçirdiği günleri, yaratıcısı Victor Frankenstein ile olan diyaloglarını ve zihinsel olarak evrilmesini kitaptaki üç ciltte okuyoruz. Konusuna fazla değinmek istemiyorum. İlla ki kulağınıza gelmiştir ya da bir yerlerde görmüşsünüzdür. Yok şimşek çaktı, yıldırım düştü, o kaçtı bu tuttu diye konuyu uzatmaya gerek yok. . Marry Shelley, aslında bize Adem ile Tanrı 'yı betimliyor diyebilirim. Canavarın üzerinden yaratıcıya yani Frankenstein'a sorduğu sorular bugün yaşayan bizlerin,sormak istediği sorulara ne kadar da benziyor. . Kitap hakkında kötü diyebileceğim tek şey Türk'lerden bahsettiği bölüm. Koca dünyada kötü karakter yapacak ırk mı kalmadı da bizi yazdın Marry'ciğim. Batı'nın aklındaki barbar Türk algısını yıkmak sanırım bu tarz kitaplar nedeniyle de oldukça zor görünüyor. Bu kısmı göz ardı ederek okursak mükemmel bir kitap. . Keyifli okumalar.

FrankensteinMary Shelley · Can Yayınları · 202113,9bin okunma

·

22 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

AYKUT K.