Gönderi
Kanında denizcilik olan, denize aşık bir çocuğun, büyümesine, hayal kırıklıklarına, sevincine kederine ortak olduğumuz bu kitapta başkahramanımız Mahmut, babası, dedesi kısacası tüm sülalesi gibi denizci olmak, kendini denize adamak isteyen bir çocuktu. Denizin tüm yönlerini görmüş olan babası oğlunun deniz adamı değil toprak adamı olmasını istese de, kan bu ya, Mahmut'u denize doğru çekmişti. İlk deniz yolculuğunu, fırtınasını, karayı gördüğündeki o sevincini Cevat Şakir öyle güzel yansıtmış ki, siz de içinizden "aganta burina burinata" demekten kendinizi alamıyorsunuz. Gelgelim bu denize adanmış gençlik kendini yetişkinliğe bırakınca, Mahmut çocukluk arkadaşı ve sevdiği kadın olan Erkek Fatma'yı arar karaya varır varmaz. Fakat ilerde aşkı gibi denizi de içine gömüp, kalbini artık denize değil toprağa verecektir. Babasının tavsiyesini uyma vakti geldiğini anlayıp Ayşe diye bir kadınla evlenip toprak adamı olmuştur artık Mahmut. Denize adanmış bir gönlü, toprağı biçmek için kullanamazsın, daha kolay gelir sana, yerli yerinde oturup emeğinin karşılığını almak, ama Mahmut zoru seven bir çocuktu. Büyüyünce de bu pek değişmedi, deniz hep içinde bir yerlerde havanın bozmasını bekliyordu.
Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)'nın en ünlü eseri olan Aganta Burina Burinata'da denizde kabaran bir gönlü seyretmek, size hayallerinizin peşinden gitmeyi, eğer bir gün olur da farklı bir yola girmek zorunda kalırsanız, kaderin sizi gene hayallerinize çıkaracağını hatırlatıyor. İnsan gönlü nereye aitse orada atıyor, tıpkı denize aşık o çocuğun, büyüdüğünde de ona olan aşkının bir türlü azalamaması gibi.
·
1 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.