Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bakara/184
184)   Sayılı birtakım günleri (oruçlu geçirmeniz size farz kılınmıştır)! Ama içinizden her kim (, oruç kendisine zarar verecek derecede) hasta yahut (seferî) bir (mesafeye) yolculuk üzere olursa, (bu durumda oruç tutmayabilir, ancak tutamadığı günler yerine, hastalık ve yolculuk dışındaki) diğer birtakım sayılı günler (tutması gerekir)! Ona güç yetirmekte olan (fakat oruç tutmak istemeyen) kimseler üzerine ise/ona güç yetiremeyen kimseler üzerine ise/, bir yoksul yiyeceği (kadar) fidye (ödemek) vardır. Artık her kim gönül isteğiyle (fidye miktarını fazla tutarak) bir hayır yaparsa, o kendisi için daha iyidir. (Ey oruç tutmama ruhsatına sahip olan hastalar ve yolcular!) Yine de (fidye vermektense) oruç tutmanız sizin için hayırlıdır. Eğer siz (oruçtaki fazileti) bilmekte olsaydınız (, elbette orucu tercih ederdiniz)!  Âyet-i kerîmede geçen iki manadan: “Gücü yetenler fidye verebilir.” ifâde-i celîlesindeki özel hüküm, İslâm’ın başlangıç döneminde geçerli olup, peşi sıra nâzil olan: “İçinizden o aya erişen, onu oruçlu geçirsin.” şeklindeki genel ifâdeyle hükümsüz kalmıştır. Oruç alışkanlıkları olmayan bir topluma kolaylık açısından, oruç tutma veya fidye verip tutmama serbestliği verilmesi, içki alışkanlıkları yüzünden onlara uygulanan yasaklamanın tedrîcî olarak teşrî’i gibidir. Nitekim “Buhârî-Müslim”in de aralarında bulunduğu birçok temel kaynağın, Seleme ibni Ekva’ (Radıyallâhu Anh)dan rivayet etmiş olduğu: “Bu âyet indiğinde, içimizden dileyen tutar, isteyen de fidye verip tutmazdı. Neticede bir sonraki âyet inerek bu hükmü kaldırdı!” sözü de, bu uygulamanın delilidir. (Beyzâvî, Nesefî, Âlûsî) Ancak burada şunu ifâde edelim ki; bazı meâllerde geçen: “Oruç tutmakta zorlananlar fidye verebilir.” şeklindeki tercümeler, tefsir ilmi açısından burada geçen üç manadan biri olarak kabul edilebilirse de, günümüzdekibazı ilâhiyatçılar: “Önemli bir imtihana girileceğinde kafanın daha iyi çalışması açısından yahut herhangi bir müsabakanın kazanılması için güçlü olmak gerektiğinde, oruç tutulmayıp az bir miktar para ile kurtulunabilir!” şeklindeki gülünç yorumlarıyla bu konuyu tamamen sulandırmışlardır. Aslında bu mana; emzikliler ve hâmileler gibi gerçekten zor durumda olanlara müsaade vermekteyse de, bu mevzuda ve genel hastalık hususunda, Müslüman ve ehliyetli bir doktor teşhisi, ayrıca hastalığın artma tehlikesi gibi bazı şartlar aranmaktadır. Yoksa rastgele hastalıklar ve zorluklar, bir de fıkha göre seferî sayılmayan yolculuklar asla ruhsat sebebi kabul edilemezler.
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.