Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

182 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yetmişler ve seksenler kaset döneminin altın çağıydı. Doksanlar ile beraber, her şeyde olduğu gibi, müzikte de değişimler yaşanmaya başlandı. Kasetin yerini önce CD, sonra da dijital ortamlar aldı. Artık koca koca hoparlörlerle yeni çıkan kasetlerin “tanıtımı” yapılmıyor. Ben doksanlarda böyle bir ortamda büyüdüm. Hayal meyal de olsa hatırladığım, kaset toptancılarının beyaz karton kutularda getirdiği Orhan, Müslüm, Ferdi, İbo, Bülent Ersoy daha aklınıza gelebilecek bir sürü sanatçının veya şarkıcının kasetlerinin ve posterlerinin geldiği ve hızla tüketildiği bir ortamda. Almanya’dan gelen veya dönen vatandaşların “karışık yap da, vatan hasretimizi dindiririz gurbet elde!” demesi, bir karton kutunun yirmi farklı kasetle doldurulması ve müşteriye verilmesi demekti. Kimi gelir hangilerini istediğini bizzat söyler, kimisi de tamamen karşısındakinin müzik zevkine güvenirdi. (Arabesk dinleyen adama pop kaseti dinletmeye çalışmak gibi bir hataya düşüldüğünü görmedim.) İşte böyle bir ortamda genelde Orhan, Müslüm, Ferdi gibi “babaların” yanına, “Fantezi” denilen müziği icra eden bir adam da, Ferdi Özbeğen, eklenirdi. Bugün Speed Metal’den TSM’ye, Arabesk’ten Pop’a (günümüz Pop’u değil tabii ki) her şeyi dinliyorsam bunun sebebi o “karışık yap da” günleridir. Ferdi Özbeğen genç neslin pek aşina olmadığı bir isimdi. Şu geçenlerde çıkan diziye kadar en azından. Şimdi bakıyorum yorumlara da, neler kaçırmışız diye hayıflananları görüyorum. Genç neslin neler kaçırmasını bir yere kadar anlayabilirim. Ancak belli bir yaşın üstündeki yetişkinlerin hayatında bir kere dahi olsa Ferdi Özbeğen dinlememiş olmasını anlayamıyorum. Yani bu bir eleştiri değil, bundan 40 sene sonra bana, “Amca Demet Akalın diye bir şarkıcı varmış hiç dinledin mi?” diye bir soru sorulduğunda, “Maalesef evet,” diyebileceğim. Bahsettiğim şey, HİÇ dinlememiş olmak. Peki kimdir Ferdi Özbeğen? Her ikisinin de ikinci evliliği olan anne-babanın tek çocuğuydu. Annesi genç yaşta kendisinden yaşça çok büyük olan bir adamla evlenip Mısır’a giden ve Orta Doğu Bülbülü olarak anılan Ümmü Gülsüm’ün de arkadaşı, Katolik bir ailenin kızı olan Afet Hanım. Babası ise Girit göçmeni bir ailenin şoförlük yapan otomobillere meraklı oğlu “Papyon” Hasan. Özbeğen, müziğe hevesli arkadaşları ile beraber kurduğu grupta amatörce öğrendiği akordeon ile başlar. İstanbul’da üniversite okurken babasının ölümü ile İzmir’e döner ve pavyonlarda piyanistlik yapmaya başlar. (Günümüzdeki pavyonlar gibi düşünmeyin İzmir’in o dönemdeki pavyonlarını, ailecek gidilebilen yerlermiş.) Ardından da hayallerinin peşinde koşmak için İstanbul’a geri döner. Sonuç: Onlarca albüm ve yüzlerce şarkıdır. Bir de geniş halk kitlelerinin alkışları ve sevgisi. Öncülüğünü yaptığı “Entertainer Piano”, Türkçesi ile “Eğlendirici Piyanist”likle senelerce her gece sahne alır. Yetmişlerin sonunda Kervan Plak ile anlaşma imzalar. Söz yazarı Ülkü Aker ve aranjör Osman İşmen ile uzun yıllar sürecek bir iş ortaklığı başlar. (son günlerde oldukça revaçta olan beyaz takım elbise ile sahne aldığı Şan Tiyatrosu görüntülerindeki orkestra şefi de Osman İşmen’dir. İşmen ayrıca Türk sinemasında kullanılan şarkıların da kendi orkestrası ile beraber düzenlemesini yapan ve icra eden aranjördür.) Seksenli yıllarda üç tane de film çeker, aktörlüğü dener. Kendi deyimiyle bu tecrübe, “Yaptım, denedim, başardım ve tadında bıraktım…”dır. Kendisini yorumcu olarak nitelendiren, Fazıl Say gibi çalamıyorsanız piyanist değilsinizdir diyecek kadar tevazu sahibi bir insan olan Ferdi Özbeğen, o yıllarda kendisine rakip çıkan müzisyenleri dahi rakip değil meslektaşı ve dostu olarak görür. Seneler böyle sürüp giderken 2001 yılında kanser ile tanışır. Bir Bodrum dönüşü diş bakımını yaptırmak için gittiği diş hekimi dostunun şüphelenmesi ile test yaptırır ve prostat kanseri olduğunu öğrenir. Uzun yıllar bu hastalığa karşı savaş vermesine karşın 28 Ocak 2013’te hayatını kaybeder. Kitap hakkında eleştiri yapabileceğim tek bir şey var. Bu kadar değerli bir sanatçı hakkında, üstelik de kendisinin ağzından çıkan cümleler ile bir eser ortaya koyuyorsanız, kitabı basarken yazılı metindeki hataları düzeltip basmak zorundasınız. Yoksa yazım kurallarını hiçe sayan amatör bir eserden ötesine geçmez yayın. Şayet 3. baskı gelecekse de, şu haliyle değil de, en azından yazımdaki hatalar düzeltildikten sonra 3. baskı yapılırsa çok daha iyi olacaktır. Esere 10 puan verme sebebim de tamamen Ferdi Özbeğen’dir.
Şöhret Dediğin
Şöhret DediğinAli Rıza Türker · Alfa Basım Yayım Dağıtım · 201311 okunma
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.