Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

222 syf.
9/10 puan verdi
Kuyucaklı Yusuf...
Kuyucaklı Yusuf... Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" ve "İçimizdeki Şeytan" isimli kitaplarından sonra okuduğum üçüncü kitabı.. Ama bence diğer iki kitabına kıyasla açık ara en iyi kitabı şüphesiz ki "Kuyucaklı Yusuf".. Söz konusu diğer iki kitap tamemen isimlerinden ötürü ilgi çekiyor kanımca, lakin bu kitap bir çok açıdan çok doyurucu... Yusuf... Küçük yaşta gözlerinin önünde anne ve babasının katledilmesine şahit olmuş bir çocuk... Olay yeri incelemeye savcı ve kolluk ile birlikte gelen Kaymakam Selahattin Bey çocuğun durumuna acıyor ve erkek evladı olmadığı için Yusuf'u yanına alıyor, evladı gibi büyütüyor. Kaymakam'ın karısı Şahende Hanım.. Tam bir kevaşe... Çıkarcı, maddiyatçı, bencil, kocasının arkasından sürekli iş çeviren ve aldatan, kıçı başı ayrı oynayan bir yosma... Kocasının öksüz ve yetim bir çocuğu ailesine getirmesine asla onay vermiyor ve Yusuf'u hiç bir zaman sevmiyor. Kaymakam'ın bir de kızı var : Muazzez... Yusuf ile birlikte aynı evde büyüyorlar. Yusuf her zaman ağabeylik yapıyor Muazzez'e. Çok kıymet veriyor, gözünden sakınıyor.. Kaymakam, karısı Şahende şıllığının dırdırından ve memuriyet hayatının sıkıcılığından kaçmak için kendini bir ara akşamları içki ve kumara veriyor. Kafası dumanlı olduğu bir gece kumarda ciddi şekilde kaybediyor ve ilçedeki kötü niyetli iş adamlarına borçlanıyor... Kaymakam'ın borçlandığı zengin ailenin babası Hilmi Bey ve oğlu Şakir.. Özellikle Şakir ahlaksız, kabadayı, zevk düşkünü, başkasının karısına kızına sarkmakta hiç bir sakınca görmeyen uçkur düşkünü bir zat. Hemen hemen her yerde görebileceğiniz ahlaksız ve saçma karakterlerden. Kaymakam'ı kumarda borcuna karşılık kızı Muazzez'i kendisine sunması için sıkıştırıyor. Bu planı sezen Yusuf ise oyunu bozmak için yine varlıklı bir arkadaşından borç alarak babasının kumar borcunu kapatıyor. Böylece Muazzez'i kurtarmış oluyor kendince. Borç aldığı arkadaşı da Yusuf'un Muazzez ile evlenebilmesine yardımcı olacağını düşünerek Yusuf'a borç veriyor aslında. Yusuf, borç para aldığı arkadaşının kendisiyle evlenmek istediği konusunu Muazzez'e açtığında ise, Muazzez kendisinin Yusuf'a aşık olduğunu ve sadece onunla evlenebileceğini söylüyor. Yusuf ilk başlarda bu durumu, "elalem ne der" kaygısıyla yadsımaya çalışsa da, zamanla o da Muazzez'e aşık oluyor. En sonunda Muazzez ile birlikte farklı bir şehire kaçıyorlar ve evleniyorlar. Arkalarından da Kaymakam Bey gelip, her ikisine de sahip çıkıyor ve eve dönmelerini, kendisinin onları himaye edeceğini söylüyor. Yusuf'a kaymakamlıkta bir katiplik işi ayarlıyor. Yusuf çok içine sinmese de işi kabul ediyor ve çok az bir maaş karşılığında memur olarak çalışmaya başlıyor. Bir zaman sonra Kaymakam Selahattin Bey ansızın ölüyor. Bunun üzerine ilçeye yeni bir kaymakam geliyor. Yanında memur olarak çalışan Yusuf'un eski kaymakamın damadı olduğunu öğreniyor önce. Daha sonra da Yusuf ve babasının hasmı olan Şakir ve ailesiyle birlikte zevk-u sefa etmeye başlıyor. Bunun üzerine Yusuf'u kaymakamlıktaki memurluktan alıp, köy köy at üzerinde gezip veri toplayacak bir vergi memuru olarak atıyor. Elinden başka bir iş gelmeyen, zaten çok az kazanan ve başka hiç bir geliri de olmayan Yusuf durumu kabul etmek zorunda kalıyor. Yusuf at üzerinde köy köy gezerken, analığı Şahende de boş durmuyor. Şakir, ailesi ve yeni kaymakamın da içinde olduğu erkek grubunu kendi evinde ağırlamaya başlıyor. İlk zamanlarda evde sadece içki ve musiki alemleri olsa da, daha sonra Muazzez de ortama ayak uyduruyor ve gelen diğer erkeklerle "takılmaya" başlıyor. Kocası evi geçindirmek için canla başla karda kışta at üzerinde koştururken, anasının da yönlendirmesi ve dayatmasıyla Muazzez, kucaktan kucağa geçen bir kadın oluyor çıkıyor. Yusuf'a konuyu hep açıklamak istiyor, vicdanı altında eziliyor ama bir türlü yapamıyor. Gel zaman, git zaman bir şeylerden kuşkulanan Yusuf günün birinde çıktığı seyahatten erken eve geliyor. Gizlice eve çıkıyor ve kendi evinde içkili musiki alemlerinin yapıldığını, çok sevdiği karısını da farklı erkeklerin kucağında zevk içinde yüzdüğüne şahit oluyor. Bunun üzerine silahını çekiyor ve karanlıkta önüne gelene sıkmaya başlıyor. Ortalık durulduktan sonra karısının sesini duyuyor ve yerden karısını kucaklayarak atın üzerine atıyor ve şehri terk etmeye çalışıyor. Fakat yolun yarısında karısının da, açılan ateş sonucu yara aldığını fark ediyor ve bir müddet sonra Muazzez bir ağacın dibinde verdiği mola esnasında ölüyor. Yusuf ise, kendisine sadık kalamayan ve muhtemelen kendi silahından çıkan sarhoş kurşunla öldürdüğü sevdiği kadını bir ağacın dibine gömmek zorunda kalıyor. Kitabın fısıldadıkları : 1) Merhamet bu dünyadaki en kutsal, en yüce, en değerli duyguların başındadır şüphesiz ki.. Merhamet insanı insan yapan en kıymetli duygudur. 2) Bir baba evladı için her türlü zorluğa katlanır. Sonuçları her ne olursa olsun. Evladının tüm hayatı boyunca, sahip olduğu her şey ile iyi günde de, kötü günde de evladının yanında olur. 3) Bu hikayede aktarılan Şahende sürtüğü gibi, maddiyata önem veren, paraya pula tapan, sevgisiz, merhametsiz, vicdansız kadınlar toplumda çokça var sanırım. Zira son okuduğum bir kaç romanda benzer kevaşe kadınlarla fazla karşılaşır oldum. Algıda seçicilik mi, yoksa gerçek hayatta da bu kadar çok orospu ruhlu kadın var mı, bilmiyorum. 4) "Anasına bak, kızını al" sözü yine ağırlığını gösterdi bu hikayede de. Kız her ne kadar masum ve iffetli olsa da, annesinin yönlendirmesi ve ısrarı üzerine farklı bir hayat tarzına çok çabuk geçiş yapabildi. Anne profili özellikle bir kız evladının karakteri için rol model olma anlamında çok önemli. Ama gel gelelim karakterli insan yetiştirmek daha önemli. Anası orospu diye, kızının da orospu olması gerekmezdi en nihayetinde. Sağlam karakterli olsaydı Muazzez de, anasına uymasaydı. 5) Cidden de "İçki her kötülüğün anasıdır". İçki üzerine bir de kumar girince işin içine, yıllarca insanın başını ağrıtabilecek hadiseler gelişebiliyor farkında olmadan. O açıkları kapatmak için de bu kez farklı konularda taviz vermek gerekiyor sonrasında. 6) Yumuşak başlı, oturaklı ve sakin görünse bile insan, asla kimsenin izzeti nefsiyle oynamamak lazım. Gün olur, o gördüğün sessiz adam birden kayışı kopartabilir. Her şey bir cinnet anına bakar. Gazetelerin üçüncü sayfalarında görülen "karısını kesen, çocuğunu doğrayan" profillerin, esasında senin benim gibi gayet normal insanlar olduğunu ama hayatlarındaki çirkef insanların bir şekilde sillesini yedikten sonra yapılan hareketi kendilerine yediremeyip bir noktada kayışı kopartıp en sonunda cinnet getirdiklerini düşünüyorum. 7) Her zaman Şakir gibi ciğeri beş para etmez profiller vardır ve olacaktır. Beladan uzak durmak icap etse de, böylesi profillerin de doğru zamanda mümkün olduğunca erken vakitte kafalarının ezilmesi ve sağlam bir ders verilmesi hem onlar adına, hem de toplum adına önem arz etmektedir. 7) "Ateş ile barut yan yana durmaz." Aynı evde çocukluğun da geçmiş olsa, kan bağı olmayan karşı cinsten birisine ilgi duyma durumu söz konusu olabilir. Böyle durumda kalabilecek olanların çocuklarına mahremiyet eğitimini iyi vermesi gereklidir diye düşünüyorum. 8) "Ne aşk kural dinler, ne de gönül ferman". Elalem ne der diyerek kalbe zincir vurulmamalıdır. Sevdiğin insanla birlikte olamadıktan sonra hayatın ne anlamı var ? İçinde aşk olmadıktan sonra evliliğin ne anlamı var ? 9) Sonrasında pişman olmak istemiyorsan, aksiyon al. Hazır vakit varken ve hala geç kalmamışken, sevdiğine sevdiğini söyle. Bırak hesabı, kitabı. Aç gönlünü. Duygularını dök. Ne hissediyorsan anlat, duygularını aktar karşındakine. Hem belki şehre bir film gelir, bir güzel orman olur yazılarda... 10) Yaptığın tercihlerin mutlaka sonuçları da olacaktır. Hesabını veremeyeceğin işe girişme. Sonrasında senin ve sevdiklerinin yüzünü kızartacak hareketlerden kaçın. Aksi taktirde giriştiğin maceraların sonuçları önce sevdiklerini, akabinde de seni mutlaka bulur. Sıralama değişebilir elbette. 11) Gerçekten seni seven insan, sonucu ne olursa olsun, mutlaka seninle birlikte olmak için çabalar, en azından irade ortaya koyar. 12) "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." 13) Doğru insana yapılan yanlış hareket alenen zulümdür. Zulmeden zalim insanın belasını da er ya da geç Allah verir. 14) İlk Ege seyahatimde Kuyucak'ı ziyaret etmek şart olmuştur. THE END.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021174,9bin okunma
·
155 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.