Yalnizlığımızla süre giden savaşımızBir partide tanışan iki adamın bir gece vakti Laurenziberg adlı dağa çıkmaya karar vermeleri ile başlayan öykü, kimi yerde absürtlükler içerse de Franz Kafkanın ruh halinin bir yansıması olarak görülebilir. (Arka kapaktan)
Öncelikle bu yayınevinden çıkan metnin eksik olduğunu (içindeki hikayelerden Çin seddi, Babil kulesi, fare-kedi olanları eksik!), daha sonra tekrar okuyacağımı belirterek başlamak istiyorum.
Kafka okumak zordur. Betimlemeler ile metaforlar dünyasına adım attığınızda, metinleri saçma bulabilir ve ne okudum diyebilirsiniz. Onu anlayabilmek için, belirli bir edebi altyapı ve üzerinde düşünmek şarttır. Tıpkı bitirmeme rağmen bir saattir benim de yaptığım gibi.
Eserde temel sorgu; yalnızlık ve yabancılaşmadır bana göre. 20yy Kafka için 'Korku çağı'dır ve burada da tüm korkular ve kuşatılmış yalnızlık başroldedir. Uzun hikayesinde, görece olarak bir partiden ahbabıyla gezintiye çıkan (Kaçış) 2 adam vardır. Ancak ilerleyince anlaşılmaktadır ki; adamlar aslında yalnız ve kararsız, mutsuz kişiliklerdir. Birisi aşık olduğundan dem vurur ama kararsızdır diğeri dinleyici olarak rol alır ve sonradan kendi yaşanmışlıklarına dalar. Soyut bir anlatımın girdiği bu bölümlerde, Şişman Adam, Sarhoş genç ve kaçtıkları doğa (dağ!) bir metafordur. Metaforların kesinleşmesi için çevre (şehir ve tabiat) tasvirleri geniş tutulmuştur. Sonunda somuta indirgendiğinde ise, başlangıçta mutlu gözüken ahbap intihar etmeye kalkar ve yeniden günlük yaşama dönülür. Bu eserdeki savaş; insanın kuşatılmış yalnızlığıdır ve herkes kendi savaşını vermektedir.
Kafka; edebiyatta Karanlıklar Prensi olarak anılır ve genel bir karamsarlık yapıtlarından anlaşılabilir. Onu okumak için berrak bir zihin ve düşüncelere dalabileceginiz bol bir zaman seçin...