Oğuz Hocam bırakın sonuna kadar okumayı, bittiğinde dönüp baştan bir kez daha okutan bir inceleme sizinkisi. Raskolnikov, tarihin en gizemli karakterlerinden birisi. Edebiyatın Mona Lisa’sı benim bakış açımda. Hem herkes hem de hiç kimse olmayı başarmış, bu yüzden hem herkesin sahiplendiği hem de bir o kadar uzak durmaya çalıştığı zamansız, mekansız bir karakter. Sanki St. Petersburg sokaklarında değil de, dünyanın bütün sokaklarında dolaşıyor eli cebinde, dalgın ve düşünceli... Siz onu kimi zaman varoluçşu bir bakış açısıyla, kimi zaman sosyolojik, biyolojik, psikolojik, kısacası her yönüyle azar azar anlatmış, sizde bıraktıklarını en geniş ve samimi haliyle bizlerle paylaşmışsınız. Raskolnikov’un sadece bir edebiyat meselesi olmadığını anlatmak için de incelemenizi, edebiyat dışı örneklerle de zenginleştirmişsiniz. Bize sadece keyifle okuması kalmış her zamanki gibi. Hem harcadığınız emek hem de bu dopdolu fikirleri bizimle paylaştığınız için size çok teşekkür ederim. Sevgilerimle...