Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sultan Galiyev, serbest bırakıldığı 1923 yılından sonra gerçek tutsaklığı yaşamaya başladı. Sürekli gözetim altındaydı. Galiyev, samimi olarak Sovyetlere ihanet ettiğini düşünmüyordu. Saflyane bir şekilde ortada bir yanlış anlaşılma olduğunu, Stalin’in gerçeği er geç anlayacağını düşünüyordu. Etrafında dönen tertipleri görmezlikten geliyordu. Bu yüzden Partiye geri dönmek için defalarca Stalin’e başvurmuş Stalin’in olumlu görünümüne rağmen bir sonuç alamamıştı. Bu arada Galiyev karşıtı kampanya başlatılmış olduğundan iş bulmakta da zorluk çekiyor, ailesi de aynı sıkıntıları yaşıyordu. Geçimini çeviri yaparak sağlamaya çalışıyordu. Üzerindeki baskılar da iyice artmıştı. Bu tecrit döneminde psikolojik durumunu Stalin’e göndermiş olduğu Ağustos 1924 tarihli mektup çok güzel yansıtıyordu: “Sevgili yoldaşım Stalin’e, Tam bir yıl öne ihtilalin çıkarları için görevlendirilmem olasılığı hakkında seninle yaptığım konuşmalarda, yeniden partiye dönmem konusundan söz etmiştin. O zaman sen bu konunun ele alınması için bir yıl gerektiğini, bu nedenle de beklememi tavsiye etmiştin. Tavsiyelerine uyarak ben bu konunun Merkez Denetim Komitesi’nde görüşüleceği günü sabırla bekledim. Bu bekleyiş sırasında benim konum gündemden düşmesine rağmen, kimi yoldaşlar Eşçe gazetesi, Tataristan gazetesi, yoldaş Şeref N. İbrahimov'un dergisi Kara Mayaklar gibi yayınlarda açıkça beni eleştirdiler. Ayrıca apartmanımdan çıkartmak isteyenler ve beni yolda takip edenler, bana ve arkadaşlarıma da acımasızca kötülük eden ve saldırıda bulunanlar da oldu.” 2 Ocak 1925’de yapılan Parti Örgütlenme Komitesindeki toplantıda Sultan Galiyev’in Parti’ye dönme isteği reddedildi. Stalin için Sultan Galiyev’in artık hiçbir önemi kalmamıştı. Galiyev de umudunu kesti. Avcılar Sendikasında danışman olarak çalışmaya başladı. Sakin bir hayat geçiriyor ve daha çok edebi-siyasi çalışmalar yapıyordu. Ancak, 1928 yılında rejim karşıtı muhaliflerin bastırılması için bir bahane olarak yeni bir Sultan Galiyev karşıtı kampanya başlatıldı. Bu sayede potansiyel muhalif olabilecek Müslüman sosyalistler büyük ölçüde tasfiye edilecekti. Bu aşamada Kırım Merkez Yönetim Kurulu Başkanı, Galiyev’in de dostu Veli İbrahimov, burjuva yanlısı Milli Fırka ile işbirliği yaptığı gerekçesiyle kurşuna dizildi. “Sultan Galiyevcilik” uluslararası emperyalizmin işbirlikçilerini nitelendiren bir siyasal terim olarak kullanılmaya başlandı. Bu arada, Sultan Galiyev de 1928’de tekrar tutuklandı. Bu, 1923 yılındaki tutuklamadan çok farklıydı. Bu kez “Teşkilat” ifade almak için her yola başvuracaktı. Bu tarihten sonra Sultan Galiyev’i çok zorlu bir dönem bekliyordu. Sultan Galiyev 28 Temmuz 1930’da kuşuna dizilerek idam edilme cezasına çarptırıldı. İdam mahkûmlarının cezası, özel hapishanede geçirdikleri altı ay sonunda, 13 Ocak 1931 tarihinde 10 yıllık zorunlu çalışma cezasına çevrildi. O tarihten Mart 1934’e kadar Kuzey denizindeki küçük Solovki adasında hükümlü olarak kalmış olan Sultan Galiyev’in günlük yaşamı bilinmemektedir. Yalnız, eziyetvericiliği romanlara konu olmuş bu adada oldukça zorlu günler geçirdiği tahmin edilebilir. Sultan Galiyev, 1934’de serbest bırakıldı ve Saratov’a oturmasına müsaade edildi. Ama bu “serbestlik” de tutsaklıktan farklı değildi. Galiyev sefalet içerisinde yaşamaya mahkum edilmişti. Burada da fazla kalmadı. Mart 1937’de yeniden tutuklanıp Kazan’a gönderildi. 28 Ocak 1940’da, yoldaşı Mustafa Suphi’nin de öldürüldüğü gün (28 Ocak 1921) kurşuna dizildi. Sultan Galiyev, Troçki ve diğer muhalifler gibi Sovyetler sınırı dışına kaçarak, eziyetli hayattan kurtulabilirdi. Kendisine bu teklifle gelen çok sayıda devrimciye verdiği cevap şuydu:“Bir gün Sovyet Rusya’dan kaçsam bile, sonuç olarak kapitalist bir dünyada rahat bir yer bulamayacağımı ve hayatım boyunca üzüntü ve acı çekeceğimi biliyorum.” Sultan Galiyev’in Siyasal Düşüncesi Yukarıdaki bölümlerde aktardıklarımız ile Sultan Galiyev’in siyasal düşüncesini de algılamak mümkündür. Müslüman sosyalistler ile Sultan Galiyev’in siyasal eylem ve stratejileriyle ilgili olarak söylenebilecek, her halde en ilginç özellik onların millici stratejilerle komünizme ulaşma çabasında olmalarıdır. Galiyev en çok bu özelliğinden dolayı mahkum edilmeye çalışılmış ve “milliyetçilik” suçlamasıyla tasfiye edilmiştir. Galiyevci siyasal düşünceyi benimseyen diğer Müslüman sosyalist önderler/teorisyenler de komünizmi kendi toplumlarının kültürel dinamikleriyle bağdaştığını dile getiriyorlar ve bu şekilde önemli bir meşruluk sağlıyorlardı. Bunu yaparken, özellikle “dar milliyetçilik” düşüncesini de eleştiriyorlardı. Galiyevcilerden Hanefi Muzaffer, komünizmin İslami kültürel yapıyla uyuşabileceğini söylüyor ve şöyle devam ediyordu: “Komünizm gibi, İslam da dar milliyetçiliği reddeder. İslam beynelmileldir. Kardeşliği ve bütün milletlerin İslam bayrağı altında birliğini savunur” Kazak devrimcilerinden Ahmet Baytursun da, Kazak halkının geleneksel sosyal yaşantısı ile komünizmin yol açacağı yaşam tarzının benzer olduğundan hareketle “...Kazak halkı, komünizmi hiçbir güçlüğe uğramadan kolaylıkla kabul edecektir. Hatta komünizmi bütün öteki halklardan çok önce benimseyecektir...” diyerek sosyalist devrimin Doğu’nun etnokültürel yapısına da uyum sağlayabileceğini iddia etmiştir. Marksizmin; ilkel, köleci, feodal, kapitalist, sosyalist ve komünist toplum şeklinde devam eden klasik gelişim şemasına benzer bir sosyalist şema, aslında Mollanur Vahidov ve Sultan Galiyev'de de mevcuttur. Şöyle ki; Galiyevcilere göre de, mantıksal bir çıkarımla söyleyebiliriz ki, nihai hedef komünizmdir, bu da dünyasal devrimlerle olacaktır. Bu aşamaya gelinceye kadar önce Tatar-Başkurt sosyalist sovyeti kurulacak ve görece işçi sınıfı ve sosyalist bilinci daha kuvvetli olan bu toplumların itici gücüyle sosyalist Türk birliği (Turan Federal Sosyalist Halk Cumhuriyeti) bunun itici gücüyle İslam birliği (sosyalist panislamizm) bunun itici gücüyle de Doğu birliği (Doğu enternasyonali/sömürgeler enternasyonali/mazlumlar enternasyonali) kurulacak ve bu son aşamadan sonra Doğu’nun Batı kapitalizmine yapacağı son hareketle dünyasal soysalizm (enternasyonalizm) kurulacaktır. Sultan Galiyev’in iki önemli makalesi “Sosyal Devrim ve Doğu” ile bu makalesini geliştirerek siyasal stratejik program niteliğine dönüştürdüğü “Görüşlerim” risalesinde bu tür “stratejik tramplen” argümanları yoğun olarak yer almaktadır. Bu genel perspektif Batı merkezli düşünce şekilleriyle hareket eden Rus Bolşeviklerinin algılayabileceği bir perspektif değildi. Bu yüzden Galiyevcileri panislamistlikle, pantürkistlikle, komünist olmamakla suçladılar. Üstelik komünist olmamakla pantürkistliğin ve panislamistliğin hiçbir alakasının olmamasına rağmen. 115 A.BENNİGSEN-S.VVIMBUSH, a.g.e., 123 Popüler bir Özbek şiiri şu şekildedir: "Beşiğin büyük Asya toprağıdır / Uluğbey'i ve İbni Sina'yı sallayan beşik/ Gözlerindeki nur bin yıllık köprü / Tarihin kervanına yol gösteren dünyadır bu / Semerkand, Buhara iki ayrı evren / Doğu'nun bağrındaki komünizmin beşiği" 91 Sultan Galiyev, kendi belirlediği kavramsal/pratik bütünlük ve tutarlılık içerisinde inanmış bir sosyalistti ve hayatının sonuna kadar da öyle kaldı. Onun özgün düşüncelerinin oluşmasına neden olan asıl faktör, halkı adına, sosyalizm anlayışı adına çok büyük hayallerle etkin bir şekilde katıldığı Ekim Devrimi sonrasında kurulan Sovyet sisteminin (Stalinizm) kendisinde yol açtığı hayal kırıklığı idi. Devrimden çok kısa bir zaman sonra, Lenin’in ölümüyle iyice net bir şekilde, egemen çarlık monarşisinin yerine egemen “komünist’VS talinist partokrasinin geldiğini, sömürülen Türk halklarının, Doğu halklarının kaderinin çok değişmediğini, sömürgeciliğin devam ettiğini gördü. Galiyev’e göre, sadece özgürlük ve bağımsızlık için, Çarlık kuvvetlerine karşı mücadele eden ve Bolşevik saflarına katılan Müslüman halklar değil, Rus emekçileri de kandırılmıştı. Galiyev, kendisini Sovyetlere ihanet eden “milliyetçi” bir “sapkın” ilan etmelerinden çok önce Stalin’in ve komünist partokrasinin büyük devlet şovenliklerini deşifre etmişti. Tespit ettiği ilk ve temel gerçeklik ise, Sovyet sisteminin sosyalist olmadığıydı. Sosyalizm, halka ızdırap değil mutluluk, esaret değil özgürlük, zulüm değil adalet verirdi, vermesi gerekirdi. Sovyetlerin bu durumu, bütün Dünya halklarını kapitalizm tahakkümünden kurtaracak ve özgürleştirecek sosyalist dünya devriminin de önündeki en büyük engeldi. Galiyev, Sovyetlere bu açıdan da çok büyük bir işlev yüklemişti. Bu veriler ve tespitler ışığında dünyasal sömürü ilişkilerini çözümleyerek “kurtuluş teorilerT’ni ve pratik önermelerini enternasyonal bir siyasal programa dönüştürdü. Bu program, Marksist-Leninist ideallerin Asyatik versiyonu idi ve Mollanur Vahidov’dan Hanefi Muzaffer’e kadar bütün Galiyevci düşüncelerin toparlanmış haliydi. Bu süreçte, Dünya üzerinde etkili olan, ulusal sol yelpazede bir Galiyevci siyasal düşünce akımı da oluştu. 92 Galiyev’e göre, Avrupa kapitalistlerin sömürgesi durumundaki Doğu’daki bütün halk, işçisiyle, köylüsüyle, askeriyle ve yerli burjuvasıyla topyekun proleterdir. Galiyev, Doğu toplumlarmı “proleter milletler” olarak adlandırmıştır. Sömürgeleşmiş Doğu toplumlarının kendi iç sınıfsal çelişkileri ve sömürü ilişkileri olsa da bu durum da, uluslararası emperyalizmin doğurduğu ve sömürgeciliği yeniden üretecek bir yapı olarak değerlendirilmekte, asıl çelişki yani uluslararası sömürgecilik ortadan kaldırıldıktan sonra beslenme kaynaklarının ortadan kaldırılacağı düşünülmektedir. Galiyevciler Sovyet devrimine de bu gözle bakarak katılmışlardır. Galiyev’e göre, “...Rusya’da başlamış olan toplumsal devrim, Dünya devriminin başlangıcıdır. Bu, yalnız bir Rusya devrimi, işçi ve köylülerin veya Rusya işçi sınıfının devrimi değil, (bütün Doğu ile) uluslararası sermaye arasındaki (dünyadaki toplumsal düzeni yeniden yapılandırmak için verilen) mücadelenin adıdır...”116 İç sömürüyü dışlar gibi gözüken bu değerlendirme, Doğu toplumlarında iç kapitalist gelişmenin zayii* ve tamamen dışa bağımlı olduğu varsayımından yola çıkılarak yapılmıştır. Galiyevciler, özellikle Müslüman Soysaüstler Komitesi aracılığıyla iç kapitalistlerle de mücadele etmişler. Ekim devriminin iç kapitalizmi büyük ölçüde yok ettiği halde, Müslümanların sömürülgen durumunun devam ettiğini gördükleri için siyasal çözümlemelerinin ana eksenini, uluslararası sömürgecilik ve bu sömürgeciliği ortadan kaldırmak için çaba sarf etmek şöyle dursun egemenlik ilişkilerini devam ettirdiğini düşündükleri parti bürokrasisi ile mücadele oluşturmuştur. Galiyevciler için modem öncesi egemenlik ilişkileri, yani ağalık, şeyhlik gibi feodal egemenlik ilişkileri 1,6 Parti Merkez Arşivi, Fon 583, Liste 1, Dosya 4, Varak 140-148 stenografi, Çcv.Arif HACALOĞLU (Haîit Kakınç'ın arşivinden) 93 de, Doğu’nun sömürülgen durumunu perçinlemektedir. Bu yüzden Galiyevciler, feodal sömürü ilişkilerini ortadan kaldıracak Ceditçi reformizme yani Müslüman aydınlanma hareketine özel bir önem veriyorlardı. Galiyevci düşüncede Müslüman ülkelerdeki dinsel ve feodal sömürüyü besleyen unsur da sömürgecilikti. Sömürgeciler, bu gerici yapıyı sürekli olarak yeniden üretiyorlardı. Galiyev’e göre, “Sömürge ülkelerdeki gerici ekonomik ve sosyal düzenlerin muhafaza edilmesi, sömürgeci Batı emperyalizminin işine gelmektedir. Zira metropollerin eşkiya kültürü yalnızca bu gerilik zemini üzerinde soluk alabilir ve geliştirilebilir. Sömürge Halklarının karanlık ve baskı içerisinde tutulması, kendi tarihsel gelişme süreçleri içerisinde insanlığın başına hapishane gardiyanı kesilmiş olan Batılı halklar için gerçek ve yaşamsal bir ihtiyaçtır. Metropolya halkları ve onlar tarafından sömürülmekte olan sömürge halklar arasında görülen sosyal eşitsizliğin nedeni burada saklıdır”" 7 Turan Sosyalizmi ve Doğu Devrimi Galiyev’e göre asıl çelişki, işçilerde dahil, bütün sınıflarıyla “sömüren” kategorisinde olan Batı kapitalist devletleri ile “sömürülen” mazlum Doğu halkları yani proleter milletler arasındadır. Duruma öncelikle iç çelişkiler açısından bakmak asıl ve büyük çelişkiyi görmemizi engeller ve örneğin ulusal kurtuluş hareketlerinin, anti-sömürgeci hareketlerin evrensel dinamiklerini ve önemini tali duruma düşürür. Galiyev, sömürge koşullarında, ulusalcı hareketlerin aslında sosyalist hareketler olduğunu düşünmektedir. “...Müslüman halklar proleter halklardır. Örneğin, İngiliz ya da Fransız proleteriyle, Afganistan yahut Fas proleterleri arasında büyük bir ekonomik fark vardır. Dolayısıyla denilebilir ki, Müslüman ülkelerdeki 117 Sultan Galiyev, "Görüşlerim",_ Ulusal, Kış-Bahar 1998,15 94 ulusal kurtuluş hareketleri sosyalist bir nitelik taşır...” Bu yüzden Galiyev, Komintem’e karşı “proleter milletler”in oluşturduğu “Sömürgeler Entemasyonali”nin kurulması için çalışmıştır. Galiyev’e göre bu birlikteliğin dinamosunu da Avrasya coğrafyasında kurulacak “Sosyalist Turan Birliği” oluşturacaktı. Sultan Galiyev, Rusya Türklerinin tek bir “sovyet” olarak Sovyetler Birliği’ne katılmasını istiyordu. Bu yüzden Türk birliği taraftarıydı. Galiyevciler, çoğunlukla sömürge Turan halklarını bu birlikte toparlamak ve sömürgeciliğe karşı büyük bir ittifak oluşturmak istiyorlardı. Galiyev’in Turancılığı budur. Kendisi “Turancılık” diye bir düşünce ortaya atmamış olmasına rağmen ona Turancı sosyalist yakıştırması yapılmıştır. Bu yakıştırma bir ölçüde doğrudur, ancak eksiktir. Galiyevciler, Türk/Turan birliğini her zaman, asıl düşünceleri olan enternasyonalizme (ilk önce sömürgeler enternasyonali) doğru gidişte ve sömürgeciliğe karşı mücadelede stratejik bir araç olarak görmüşlerdir. Bu yüzden, Galiyevci siyasal düşüncede önemli bir yeri olan “Türk/Turan Birliği” tasarımının kamuoyunda bilinen emperyal “aktüel Turancılık” ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Tam tersi bir düşüncedir. Sultan Galiyev’in “Sömürgeler Enternasyonali” ve “Koloniler Devrimi”118 teorilerinin hareket noktasını milli bir başlangıç (“Turan Birliği”) oluştursa da aslında nihai amaç “entemasyonal”dir. Şöyle ki, Galiyev, bu teorilerini sömürülen ülkeler/halklar olmazsa veya uluslar kolektif birliktelikleriyle kendilerini sömüren mekanizmaları ortadan kaldırırlarsa dünyadaki sömürü ilişkileri ve egemenlik üretimi de ortadan kalkar, “sömürülen olmazsa sömüren de olmaz” basit mantı118 Dünya devrimlerinin dinamosunun Batılı sanayileşmiş ülkelerde değil, kolonilerde, Doğu'da oluştuğu/oluşacağı düşüncesi. 95 ğıyla kurgu!amıştır. Galiyev şöyle söylemektedir: “...Eğer Doğu’yu sosyalist bir yaklaşım içerisinde incelersek göreceğiz ki, Doğu (Asya, Afrika, Avustralya dahil)119 uluslararası emperyalizmin istismar alanıdır. Uluslararası emperyalizm kendi durumunu muhafaza etmek için gerek olan tüm kaynaklan esasen Doğu5dan, kendi sömürge mülklerinden sömürmüştür. Hatta kendi içinde rekabet halinde olan sermayenin doğurduğu emperyalist savaş dahi bir taraftan Almanya, Avusturya-Macaristan, diğer taratan da İngiltere, Rusya, İtalya, Fransa, Amerika arasında, bunlardan her birinin Doğu’da daha sağlam pozisyonları ele geçirmek istemeleri sonucunda ortaya çıkmıştır. Bunların her biri Doğu’da meskun olan halkların(ki, bunlar kültürel durumlarına göre ezilmeye daha müsait olmakla rahat bir istismar objesi oluşturmaktadırlar) tek efendisi olmak istemiştir. Bugün görebildiğimiz haliyle Batı kültürünün gelişmesine, Batı’nın maddi ve kültürel zenginliklerinin oluşumuna esasen Doğu yani Batinın sömürgeleri iştirak etmiştir. Amerikayı alalım. (...)Tüm bu zenginlikler nasıl biriktirilmiştir? Bunlar, milyonlarca Amerika yerlisinin, kızılderilinin, milyonlarca Afrika siyahderilisinin hesabına oluşturulmuştur. Bu, 42, 50 katlı binaların ortaya çıkmaları için, İnka kültürünün yok edilmesi, milyonlarca Amerika kızılderilisinin ve Afrika siyah derilisinin öldürülmesi gerekmiştir. Amerika yerli ahalisinin istismarına, keza Afrika yerlilerinin dolaylı istismarına sadecc İngiltere, Fransa, İspanya, Almanya değil, tüm diğer Batı Avrupa devletleri dc iştirak etmişlerdir...”120 Böylece, Galiyev'in Doğu derken hangi alandan bahsettiği de anlaşılmaktadır. 120 Parti Merkez Arşivi, Fon 583, Liste I, Dosya 4, Varak 140-148 stenografi, Çev.Arif HACALOĞLU (Halit Kakınç'ın arşivinden) 96 Galiyev’e göre Doğu’nun katılımı olmadan Dünya sosyalist devriminin gerçekleşmesi mümkün değildir. Batı sosyalistleri Doğu’nun devrimci potansiyelini algılayamamakta ve Doğu’daki devrimci hareketlere soğuk bakmaktadırlar.
·
166 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.