Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

344 syf.
4/10 puan verdi
·
13 günde okudu
serinin ilk kitabını bitirdim. şimdi islam coğrafyası düşünürlerinin işlendiği ikinci kitap ile devam ediyorum. set, daha önce 2013 yılında yordam kitap tarafından 3 kitap olarak basılmış. anladığım kadarıyla sadık usta da 2012de yazmayı bitirmiş. kafka'dan çıkan set ise 5 kitap. yani islam uygarlığı ve bir kitap daha sonradan araştırmalara eklenmiş. yordam baskısında henüz bitmemiş bir çalışmayla karşı karşıyaydık o zaman. fakat 2020de kafka'dan çıkan haliyle de bittiğini söyleyemeyeceğim. yazar konuya insanın eski zamanlarda dönüşerek bugünkü haline geldiğiyle ilgili bir "girizgah" yaparak başlıyor. "girizgah" çünkü ne tam olarak tarihe hangi dönemden başladığımız belli, ne de dönüşümün (yani homo sapiensin evrim sürecinin) kapsamı belli. madem konuya buradan giriş yapıldı, o zaman bu dönemin daha düzgün anlatılması gerekirdi ki, felsefi düşüncenin serüvenini anlayabilelim. kitap asyanın "kadim" uygarlıklarından başlıyor: bknz Birinci bölüm, Asya'nın kadim uygarlıkları. madem eski doğu uygarlıklarını tanımlamak için kadim kelimesi kullanıyoruz, o zaman uygarlık yerine arapça kökenli "medeniyet" kelimesi daha çok yakışırdı! kadim kelimesine özel ilgi duyduğum zamanların olduğunu hatırlıyorum. tdk'ya bakarsak şu anlama geliyor: kadim=başlangıcı olmayan, eski, ezeli. meydan larousse'da da "çok eski ve başlangıcı geçmişin derinliklerinde kaybolmuş" olarak açıklanmış. şimdi felsefe bir sosyal bilim dalı. çalıştığımız alan da başka bir sosyal bilim dalı olan tarih. bu, edebi bir çalışma değil. uluslararası literatürde kabul görmüş kavramları, kendi etnik/kültürel kökenimize göre eğip bükemeyiz. edebi bir ürün yazmıyoruz. "kadim" kelimesinin bu bilinçli kullanımı o kadar karmaşık bir hal almış ki, bazı yerlerde yunan uygarlığı için; "antik yunan" ifadesi kullanılırken, bazı yerlerde "kadim yunan" kullanılmış. mesela antik kelimesinden türemiş "antikite" terimi var, ingilizcesi "antiquity"den geliyor. demek istediğim bu tarz oryantalist bükmeler hoş değil. kafa karıştırır, gerek de yok. ayrıca bu çok eski bir zaman da değil: homo sapiens 3,5 milyon yıldır yeryüzünde. diyelim ki muhafazakar okur kitlenize sempatik gözükmek için bu dönemi dikkate almamayı tercih ediyorsunuz. bilim dünyasında bugün 600bin yıllık neanderthal bile ciddi ciddi tartışılıyorken, mağara-adamı (cro-magnon) döneminin tarihi milattan önce 40bin yıldır. "kadim" hint "medeniyetinin" geçmişi mö 5bindir. bu mu kadim? evet kitap uzun antik çin ve hint uygarlığı anlatısı ile giriş yapıyor ve bu dönemin düşünürlerinden alıntı yapıyor. ben şöyle düşünüyorum. (bilinçli olarak tahrif edilmediği taktirde) eğer tarihte bir kişi/dönem günümüze sınırlı miktarda ulaşmışsa; bunun sebebi yazarların o dönemi yeteri kadar anlatmaması değil, o kişi/dönemin felsefesinin günümüz ihtiyaçlarına yeteri kadar hitap etmediği için insanlar tarafından talep görmemesi ve bu yüzden yazarlar tarafından da sınırlı miktarda anlatılmasının yeterli bulunmasıdır. yani marks'ın kısaca söylediği gibi, bilinci doğuran maddi koşullardır. kitapta ise tersinin amaçlandığı gibi bir önyargıya kapıldım ve yazarı fazla doğucu buldum. hint ve çin felsefesinden sonra, yunan felsefesine giriyoruz. ki, bu girişin de sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. yunan felsefesi thales ve milet okulu ile başlar. ve ilk kez bu dönemde felsefe efsanevi ve ilahi dayanaklardan arındırılır. bunda thales'in payı büyük, fakat 3 cümle ile geçiştirilmiş. platon, aristoteles felsefesi hiç anlatılmıyor; sadece bazı kitaplarından bölümler koymakla yetinilmiş. ortalama okurun, platon'dan bir bölüm okuyarak onun felsefesinin önemini anlaması mümkün değil, bunu yazarın yapması gerekirdi. erasmus 1 sayfa anlatılmış, thomas more 6 sayfa; bu metinleri referans alan bir okuyucunun avrupa hümanizm ve reform hareketinde erasmus'un o kadar da öneminin olmadığı gibi bir izlenime kapılabilir. leonardo da vinci'den kopuk kopuk, gereksiz alıntılar yapılmış. makyavel ismi dahi geçmiyor. ayrıca bütün düşünürlerde, o düşünürün bir kitabından uzun alıntı yapılmış. bunun yerine düşünürün temel fikirlerinin eserlerinde nasıl işlendiğini gösteren kısa alıntılar yapılması yeterli ve daha sağlıklı olurdu. düşünürün kitabını alıp kendimiz okuyabiliriz fakat önemli olan dünya tarihinde o düşünürün nereye oturduğu, kimleri/neyi nasıl etkilediğini, neyi değiştirdiğini analiz edebilmek. zaten kitabın adı da bu: dünyayı değiştiren düşünürler. bu da, farklı bir uğraş. ben sadık usta'nın bu kitabında bunu başarabildiğini düşünmüyorum.
Dünyayı Değiştiren Düşünürler 1
Dünyayı Değiştiren Düşünürler 1Sadık Usta · Kafka Yayınevi · 201884 okunma
·
428 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.