Gönderi
İz bırakan, meydan okuyan, savaş ve şiddet içeren bir dünyada insanların birbirlerini nasıl kullandıklarını gösteren acımasız bir kalem Lidia Yuknavitch.
Doğu Avrupa'da savaşın harap ettiği bir köyde Amerikalı bir fotoğrafçı, evini ve ailesini saran ateşli bir patlamadan kaçan genç bir kızın fotoğrafını çeker ve milyonlar için bir simge haline gelen bu fotoğraf sayısız ödül kazanır. Fotoğrafçının kendi başına bir trajedi yaşamış en iyi arkadaşı olan ve aynı zamanda kitabın da anlatıcısı olan yazar için bu fotoğraf, bir saplantı haline gelir. Bir kameranın flaşı ile bir kızın hayatı paramparça olurken, diğerinin hayatı sonsuza kadar değişir. Bu aşamada aslında sanatın yaratılmasına ahlaki açıdan da bakıyor yazar, hem savaşa hem sanata dair korkunç bir fotoğraf çekiyor aslında. Anlatılanların sertliği, asla naif olmayışı, kan, tecavüz, savaş, cinayet, ilkel şiddet, kasvetli ve karlı manzaralara apaçık yer verilmesi kitabı biraz yeraltı edebiyatı sınıfına sokuyor olsa da, ben yazarın bu kopuk kopuk olay örgüsünden bir kesişim noktasına varmasını çok sevdim. Derdi olan, farklı, samimi bir kitaptı. Çok severek okudum.
..
·
79 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.