Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle eserin okumaktan keyif aldığım, oldukça akıcı bir kitap olduğunu belirtmek istiyorum. Esasen konuşmaların yazıya dökülmesiyle oluşan kitaplar okuma zevki bakımından yazı eserlerinden biraz geride kalabiliyor. Ama Yavuz Bülent Bakiler’in temiz Türkçesi bahsettiğim bu eksikliği hissettirmedi. Kitapta anadilin doğru kullanımının önemi üzerinde etkileyici bir dille duruluyor. Bu bir Türkçe dersi tadında yapılmıyor. Bazen herkesin bildiği anlatım bozukluklarına dikkat çekilirken bazen günlük kullanımda oldukça yer etmiş ama büyük hatalar barındıran kelimelerden ve kelime gruplarından bahsediliyor. Bu eleştiriler yapılırken siyasi, edebi, tarihi, toplumsal birçok önemli noktaya ışık tutuluyor. Dilde sadeleşme hareketiyle meşhur tasfiyecilerin özellikle Arapça ve Farsçadan dilimize geçen ve artık Türkçeleşmiş olan kelimeleri atarak yerine koymaya çalıştıkları uyduruk kelimelerin dilin ruhundan ve doğallığından aldıklarına, söyleyiş güzelliğini bozduğuna, diğer Türki milletlerle ortak dil bağımızı zedelediğine ve bizi milli açıdan zayıflattığına dikkat çekiliyor. Kaldı ki bir kelimeyi değiştirmek sadece o kelime ile sınırlı kalmıyor. O kelimenin içinde olduğu onlarca atasözü ve deyimin de anlaşılamaması, bir kültür birikiminin çöpe atılması, ciddi bir fakirleşme anlamına geliyor. Dilin fakirleşmesi kelimelerle düşünen insanın düşüncesinin de fakirleşmesini beraberinde getiriyor. Üstelik çıkarılan bunca Türkçeleşmiş kelime yerine de Öz Türkçe bir kelime değil; İngilizce, Fransızca, İtalyanca gibi dillerden kelimeler öneriliyor. Bunu da bir özentilik, Batı kompleksi, modernleşme budalalığı olarak yorumlanıyor. Kültürün iki temel öğesi: Din ve dil. Bunlardan birinin tahrifi bir halka yapılabilecek en büyük kötülük. Maalesef bizde ikisiyle de oynandığı söylenebilir. Rusya’nın bölgedeki her Türki cumhuriyette ayrı bir alfabe kullandırtması, dille oynayarak her türlü milli bağı koparmaya çalışması, hatta Türkmenistan’da üç ilim adamının sırf Dede Korkut’a dair çalışmalar yapmaları sebebiyle görevden ihraç edilip ağır hapis cezalarına çarptırılmaları, atların milli duyguları harekete geçirmesi sebebiyle katledilmesi ibretamiz örneklerdi. Ama bunlardan daha acısı bu oyunların bu milletin insaları eliyle ve bu devletin resmi TV kanalları ve gazeteleri aracılığıyla yapılması… Dönemin bazı TV programlarında kurulan cümlelerden, gazete ve dergi yazılarında geçen tabirlerden örnekler veriliyor. Bu örnekler yeterince üzücüyken dönemin Eskişehir Belediyesince yürütülen sokak ve cadde isimlerinin değiştirilmesi ise kan ağlatıyor. Bu proje bugün bir İsrailleştirme projesi olarak Filistin’de uygulanıyor. Korkunç bir şey… Ama en azından Filistin’de bunu yapanlar açıkça düşman, işgalci. Bizde ise bunu bu milletin insanı yapmış. Üstüne üstlük buna karşı çıkması sebebiyle yazar mahkemelik oluyor ve üniversite öğrencilerinden yığınla tepki mektubu alıyor. Yazar bazı karşılaştırmalar yapıyor. Bizim dil konusundaki zayıflığımızı az okumaya bağlıyor. Ayrıca bazı isimler zikrediliyor kitapta: Süleyman Nazif, Semiha Ayverdi, Yahya Kemal, A. Hamdi Tanpınar, Munis Faik Ozansoy gibi… Bu isimlerden örnekler vererek dil zevkine varabilmek bir okuma yönlendirmesinde bulunuyor denebilir. Kitabı okuduktan sonra konuşurken, yazarken -hatta buna Whatsapp yazışmaları da dahil- sürekli bir kontrol ihtiyacı hissetmeye başladım. Büyük Türkçe Sözlüğü’nü düzenli bir şekilde okumaya karar verdim. Konuşma ve yazmada daha temiz, daha beliğ bir dil kullanabilmek için biraz daha edebi eser okumaya yöneldim. Şaka için dahi olsa dilde herhangi bir bozukluğa mahal vermemeye gayret etmeye başladım. Hasılı kitap bende yer etti, etkiledi, farkındalık kazandırdı. Cemil Meriç'in de deyimiyle kamusu namus bilip özümüze sözümüze sahip çıkmak temennisiyle...
Sözün Doğrusu 1
Sözün Doğrusu 1Yavuz Bülent Bakiler · Yakın Plan Yayınları · 2012723 okunma
·
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.