Tutku , Şevk ve Vahşilik
Son zamanlarda beni böylesine zorlayan bir kitap okuduğumu hatırlamıyorum. Kitabın cümleleri o kadar yoğun ki... Her cümleyi okuduktan sonra hazmedebilmem için bir süre düşünmem gerekti. Böyle olunca 188 sayfalık bir kitabın aşağı yukarı 3 günde bitmesi gerekirken ben kitabı 2 haftada bitirdim. Bu kötü bir özellik değil tabii ki fakat kitabın olay örgüsü ve karakterleri biraz havada kaldığı için bir yandan onları anlamaya çalışırken bir yandan da bu yoğun anlatım sizi boğuyor da boğuyor. Hoşuma gitmeyen yanları söylediğime göre şimdi fazlasıyla hoşuma giden yanları söyleyebilirim.
Witold Gombrowicz... Sen nasıl bir gözlemcisin arkadaş? Sen nasıl psikolojik analizler yapıyorsun öyle? Bu kadar küçük olayların aslında nasıl bu kadar büyük şeyler ifade edebildiğini , normalde olağan diyebildiğimiz olaylara aslında ne kadar dar bir pencereden baktığımızı ben bu yazarla öğrendim. Bu farklı bakış açısıyla gözlemlediği olaylara bir de “tutku”yu eklediğimizde artık “sapkınlık” diyebileceğimiz şeyin kaçınılmaz olduğunu siz de kabul edeceksinizdir. Kitap bize başlarda ihtirasların , tutkuların , şevklerin , vahşiliğin gençliğe mahsus olduğunu düşündürtmek isterken sonuca geldiğimizde aslında bu tarz duyguların yaşla sınırlanmadığını , bastırıldığını ve en sonunda da bu duyguların esiri olduğumuzu çok çarpıcı bir şekilde yüzümüze vuruyor.
Özetleyecek olursam ben kitabı beğendim. Yazarın gözlem yeteneğine ve psikolojik analizlerine bayıldım. Yalnızca keşke olay örgüsü ve karakterler karşımıza bir yığın şeklinde serilmeseydi. O yoğun anlatım çok daha anlamlı bir hale gelecekti belki de (Söylememe gerek var mı bilmiyorum ama tabii ki bunlar benim fikirlerim). Başka kitaplarda görüşmek üzere. 
Witold Gombrowicz 
Pornografi
·
205 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.