Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

353 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Hayatını doyasıya yaşayanlar ölüm korkusu duymazlar diyordu Mina Urgan kitabının bir yerinde. Rahmetli dinazorca yaşamış hayatını. Kendisi şikayetçi olsa da savunduğu değerler üstüne az aktivist olduğundan, her zaman sapasağlam durmuş hayat karşısında. Müşkülpesent bir insan olmamakla birlikte romanları elime pelesenk etmek gibi bir huy başlamıştı şu sıralar. Fakat Bir Dinazorun Anıları öylesine akıcıydı ki bir solukta bitiriverdim bu kitabı. Urgan’ın kafasında yazıya dökmek istediği o kadar anı varmış ki bazen olaylar ve fikirler birbirine girmiş. Konudan konuya atlamış yazar. Ama anıları öylesine canlı öylesine ilgi çekici ki bir cambazı izler gibi okuyorsunuz kitabı. Belki de bu denli ilgi duyarak okumamın sebebi yazarları, Türk aydınlarını ve Mustafa Kemal’i böylesine somutlaştırması oldu herhalde. Halkın içinden olmakla gurur duymakla birlikte cumhuriyet dönemi aydınlarına büyük bir ilgi duyarım. Fakat adı üstüne aydındır onlar ve halk arasında daha çok savunduğu değerler ve yazdığı eselerle bilinen, kimince idealleşmiş bazen de heykelleşmiş varlıklardır. Fakar Mina Urgan’ın anılarını okurken kimi zaman arkadaş oldular kimi zaman hoca kimi zamansa dans ettiler bizimle. Espri yapmak, bir olayı gülmece öğesi yapmak çok insancıl gelir bana. Her zaman tarih, edebiyat kitaplarından okuduğum ciddi bir mahluk gördüğüm Falih Rıfkı, espri yaptığında bu denli rahatlamam bundandır belki. Mina Urgan, kendisi de buna dem vurmakla birlikte hep aydın çevreyle birlikte olup, halkı tanımayamamış bir insan. Bununla birlikte her zaman zulmedilen ve Nazım Hikmet’in deyişiyle üzüm gibi ezilen halkın da yanında olmuş, onlar için vermiş mücadelesini. Onların insanlığını, haklarını savunurken halk Urgan’a sivri dişlerini gösterdiği anda bile. Güzel idealleri olmasına rağmen yine aynı sebepten yazar çok kalburüstü kalmış. Halkı tam olarak tanıyamadığı ve anlayamadığı, onları sadece minibüste veyahut sokakta denk gelirse gördüğü hatta bazen taksicinin dediklerine bile dayanamayıp taksiden indiği için kendi fanusu içerisinde kalmış. Hatta annesi Şefika ona “kavanoz pehlivan” dermiş, nitekim bu yönüyle olmasa da çok yerinde olduğunu düşünüyorum. Sosyalist bir insan olmasına saygı duymakla beraber, her toplumsal sorunun üstesinden sosyalizm ile gelinebilecek olduğu düşüncesi biraz yavanca geldi bana. Feminizmden ve Virgina Woolf’tan pek hazetmiyor ve sosyalist devletle kadın erkek eşitsizliğinin de ortadan kalkacağını düşünüyor yazarımız. Savunduğu ideal uğruna bazı sorunları görmezlikten gelip her sorunu buna bağlaması iğreti durmuş. Kendi çevresinde kadınların dominantlığından olsa belki objektif bir bakış açısından uzak. İşvereni tarafından ezilmeyen erkek, eve gelip karısını dövmeyecekmiş bu durumda. Böylesine hassas bir konuda Urgan gibi bir aydınımızın böyle sığ bir kanıda olması yaraladı beni. Kendini olduğu gibi kabul eden, kendisiyle alıp veremediği şey olmayan, kendini alaya alabilen biri Urgan. Onaylamasam da fikirlerinin arkasında bu denli sağlam duran insanlarla her zaman gurur duyarım. Ve çok gururlu ve mutluyum bu yazarla hayatımın bu döneminde tanıştığım için. 20’li yaşlarımın başında bana ışık tuttuğun için teşekkürler Mina Urgan!
Bir Dinozorun Anıları
Bir Dinozorun AnılarıMina Urgan · Yapı Kredi Yayınları · 202211,4bin okunma
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.