Gönderi
-Çok akıcı ve güzel bir kurgusu olan kitabın yorumu ile geldim. Geçmiş ve şimdiki zaman olarak bölümlere ayrılan bu kitap 1940'lı yıllarda yaşamış olan Flora'yı ve 2000'li yıllarda yaşamış Addison'un hayatını ele alır. Bu iki kadının ortak noktası ise çiçeklere olan düşkünlükleri ve Livingston köşkünde bulunmaları...
-Flora Amerika'da yaşayan bir fırıncı kızıdır. Ailesiyle para sıkıntısı çektikleri bir zamanda Flora'ya çiçek hırsızlığı için bir iş teklifi gelir. Ailesi için işi kabul etmek zorunda kalan Flora uluslararası çiçek hırsızlığı yapmak için sırlarla dolu bir köşke dadı olarak girer. Bir yandan da kalbinin tam ortasında filizlenen bir aşk vardır.
-Bahçe tasarımcısı olan Addison'ın eşinin ailesi Livingston Köşkü'nü satın alır. Addison geçmişinden kaçmak için kafasını toparlayabilmek adına eşiyle beraber bu köşke gelirler. Addison bu köşkte bazı olaylar döndüğünü anlayınca bu gizemli olayların peşine düşer. Bir yandan Livingston köşkündeki gizemi çözmeye çalışırken bir yandanda kendi geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır.
-Kitabın içindeki her karakterin roman için büyük bir önem taşıyor. Neredeyse hepsinin bir sırrı, sakladıkları bir şeyi var. Saklanılan sırlar, köşkteki gizemli hava, bu köşkteki çalışanlar ve kamelya çiçekleri derken bir solukta okuyup bitirdim kitabı.
-Okuduğum ikinci Sarah Jio kitabıydı. İlk olarak Böğürtlen Kışı kitabını okumuştum. Bu kitabı daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Yazarın başka kitaplarınıda çok okumak istiyorum. Önerileriniz varsa yorumlara yazın lütfen
·
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.